21. Dehşete Kapılan Gözler

576 69 83
                                    

Louis, önünde oturduğu tuvale şöyle bir bakıp üzerindeki eskizi tamamlamak için kalemini oynatmaya devam etti. Gün çoktan doğmuş olsa da saat yedi buçuktu, sabah vaktinde uçuşan kuşlar, kapalı gökyüzünde oynaşarak karanlık ormana doğru yol alıyorlardı. Kasvetli bulutlara rağmen hava nemli ve sıcaktı.

Fırçasını alıp boya işine döndüğünde, henüz üzerinden sarı pijamalarını bile çıkarmamış hâlde duruyordu. Harry ise yatağın tam ortasında sırt üstü uzanıyor, bir eli avucu yukarı bakacak hâlde yastıktayken diğeri yatağın üzerinde duruyordu. Yana düşmüş başının çevresindeki bukleli uzun saçları yastığa dağılmıştı. Üstü çıplaktı ve hafif beyaz örtü göbek deliğinden altını kapatıyor, ayakları örtünün altından çıkıyordu. Louis için Harry, o anda çok tatlı ve sevimli -ayrıca fazlasıyla da çekici görünüyordu, bu sebeple dayanamayıp onun bir resmini yapmak istemişti.

Tüm gece onunla uyuduğuna inanamıyordu. Ve asıl mesele ise hayatında ilk kez biri kendisine o mânâda dokunmuştu, hatırladıkça yoğun kalp atışları ve yükselen vücut ısısıyla bayılacak gibi hissediyordu. Harry'nin parmaklarını bazen meme ucunda, bazen de arkasında duyumsar gibi oluyor, alt dudağını ısırarak bu vahşi anıları bastırmaya çalışıyordu.

"Neye gülüyorsun?" diyen uykulu sese karşılık, resmi çizerken bu anıları hatırlayarak güldüğünü yeni fark edebilmişti. Hâlâ daha gülümserken boyasından başını kaldırmadan cevap verdi:

"Hiç!"

Harry bir süre ayılmaya çalıştıktan sonra yataktan kalktı, Louis'nin arkasına gelerek biraz eğildi ve karnından sıkıca sarılarak boynuna bir öpücük bıraktı. Louis'den tatlı kokular gelmeye başladığına göre, bu durum epey hoşuna gitmiş olacaktı. Zaten o da Louis'nin tatlı kokularla bezenmiş boynunu öpmekten epey memnundu, bu durumda her ikisi de kârlı çıkıyordu.

"Vay... Ben miyim bu?"

"Başkası imkânsız olurdu herhalde! Yatağımda yatan tek kişi sensin ne de olsa."

Sırıttı. Derin yeni bir öpücükle daha boynunu süsleyerek ondan sevimli kıkırtılar kazandı. "Bak sen... Üniversiteye gittiğinde de daha farklı pozlar veririm sana, ne dersin? Daha çok gelişeceğin için daha iyi pozları hak ediyor olursun. Çıplak hâlim fena değildir."

Biraz mahcubiyetle ona baktıktan sonra boyamasına geri döndü, ancak pek de boyayı düşünür gibi durmuyordu. "Şey... O iş biraz karışık."

"Nasıl?"

"Üniversitelere kabul edilmek için hiçbir şey yapmadım."

Şaşkınca onun dizleri önüne çökerek ellerini tuttuğunda, Louis de biraz mahcubiyet, biraz da pişmanlıkla yüzünü eğdi. "Bebeğim... Neden böyle yaptın ki?"

"Çünkü sen yoktun," diye sitem etti. Üzüntüyle solmuş iri mavi gözlerini Harry'ye çevirip, "Kendimi çok kötü hissediyordum," dedi. "Sen yoktun, bir şeyler gizliyordun ve sonra Emmet'la aramda olanlar... Tüm bunlar birikince hiçbir şey yapmak istemedim. Tek istediğim sendin. İnan bana Harry. Bu elimde değildi. Sürekli sana ihtiyaç duyuyordum, bu yüzden... ezik gibi hiçbir şey yapmak istemedim!"

Harry anlayışlı bir tebessümle üzerinde kurumuş boyalar bulunan parmaklarına minik öpücükler kondurarak yine ona baktı. "Üzülme... Ezik falan da değilsin sen. Ben gelmeden önceki ruh hâlini çok iyi anlıyorum. Bu durumda üzülüp kendine kızması gereken tek kişi benim. Sana doğru düzgün hiçbir açıklama yapmayarak fazlasıyla sorumsuzca davrandım, yalnız hissetmene sebep oldum. Oysa bir omega olarak elbette bana ihtiyaç duyuyordun. Ancak bunların kararlarını etkileyeceğini hiç düşünemedim, kendi meselemle öyle meşguldüm ki!"

Lupus Spiritus 🌖 | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin