9. Yabancı His

1.1K 163 226
                                    

Bu bölümde diyalogdan çok betimleme okuyacaksınız, ayrıntıları ve hikâye bütünlüğünü kaybetmemek için paragraf atlamamanızı öneririm, keyifli okumalar x

- -

Harry'nin, Louis'yle öpüştükten sonra kızışmasının ve böylece artık reşit olmasının üzerinden yalnızca bir hafta geçtiğinde, Louis, Styles Malikânesinin zemin katındaki müştemilat tarzı evindeydi. Küçük odasındaki çalışma masasında ödevini yaparken, bahçedeki sesleri merak ederek hemen yerinden kalktı ve tek kişilik yatağına çıktı. Böylece tavana yakın pencereye uzanıp, parmak uçlarında yükselerek pencere kirişine tutundu ve kendini iyice yukarı itti.

Karlarla süslenmiş ön bahçeye açılan ve evin dibinde gözüken bu küçük dikdörtgen pencere, evin elbette ön kapısına bakıyordu. Dolayısıyla Harry'yi, Mercedes marka siyah araca binerken görebilmişti. Şoför onun için kapıyı açtı, içine girdi ve saniyeler sonunda gözden kayboldu.

İçine çöken huzursuzlukla kendini yatağa bırakıp ellerini yatağa yasladı. Bir süre düşündükten sonra, kollarını huysuzca birbirine dolayıp dudaklarını sinirle bastırdı. Buz mavisi irislerine tezat olarak gözlerinden alevler çıkaracakmış gibi bakıyordu.

"Neden bana nereye gideceğini söylemedi?" diye yakınırken, sonlara doğru sesi kısılmış ve titremişti. Boğazındaki yumruyu yutmaya çalışarak, öfkeli gözlerine yerleşen hüzünlü bakışları eğip ellerini kucağına düşürdü. "Çünkü bunu isteyen benim..."

Evet, tam olarak bunu isteyen, ondan uzak duran ve yanına gelmesinin ihtimaline karşılık kaçan kişi, Louis'ydi. Öpüştükleri günden beri Louis ondan uzağa gidiyordu; çok uzağa... Evin en alt katına kadar meselâ. Ama olsun, ne olacaktı ki? Onu aç ve susuz bedevi gibi öpen kendisiydi! Bundan utanç verici olan başka bir şey var mıydı? Bir de nereye gittiği konusunda ondan haber mi bekliyordu?

"Aptallık işte!" diye tersledi kendi düşüncesini. Sertçe yatağa uzanıp gözlerini tavana dikerken, aklına ilişen hatıralar sebebiyle yanaklarına konan pembelik, bir yandan dudaklarına da tebessüm bırakmıştı.

On altı yaşında olduğundan mıdır bilinmez, aldığı ilk öpücüğü sürekli hatırlayıp sırıtmak, o ânın hayalini tekrar ve tekrar kurmak ne kadar saçma olabilirdi ki? Hiç... O akşam üstü verilmiş öpücüğü unutamıyordu. Gerçi bu kısa sürede unutması elbette mümkün değildi ama -böyle bir liste olmasa bile, asla unutalamayacak hatıralar listesinin ilk basamağında artık bu anı vardı. Çocukluktan beri gelen sevgi, o gün bir şekilde yoğunlaşıp dudaklarından birbirine tutunmuştu sanki.

Ellerini, ağrıyormuş gibi hissettirse bile kendisine bir yandan da tatlı duygular bahşeden karnına bastırıp, Leon'a açılmış Mathilda gibi tavana bakıyor, Harry'yi düşünüp duruyordu...

"Aptal," diye fısıldadı. "O aptal burada bile değil ama hâlâ onu düşünüyorum."

Ertesi güne kadar, Harry eve gelmeyince, Louis bu kez onu daha da merak etti. İkindi vakitlerine kadar Styles Malikânesinde, kâhyaları Magnus ve kendileri haricinde kimse olmazdı. Bay Styles, meşhur Standart Oil isimli petrol şirketinin büyük hissedarı, çoğunlukla gece geç saatlerde gelirdi. Onu gün içinde evde görebilmek Louis için oldukça nadir bir durum olurdu. Bayan Styles ise çevredeki sosyetik komşularından birine, birkaç dedikodu emebilmek için gitmişti. Gemma ise konservatuar öğrencisiydi, şehir dışında bulunan prestijli bir üniversiteye gidiyordu. Bugün cumartesiydi, hafta sonlarında eve gelmeyi tercih ederdi ama bu hafta sonu gelmemişti.

Bunu fırsat bilerek odadan çıktı ve hemen mutfağa koşup annesinin yanına geçti. Bembeyaz döşeli modern mutfak olmasa, bu koyu gri bulutların getirdiği kasvet, içeriyi daha da karanlık gösterirdi.

Lupus Spiritus 🌖 | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin