29. Aylar

501 54 157
                                    

Tetikleyici sahneler var, isterseniz başı okumayın, kalın siyah punto ile yazdığım noktadan itibaren başlayabilirsiniz***

---

Harry, monitörde yankılanan tek tip ses ile donakalmıştı. Vücudu titriyor, hayır fısıltılarıyla başını sağa sola sallıyordu. Eşinin kalbi durmuştu, bu olmaması gereken tek şeydi!

"HAYIR!"

Hızla ayaklandı, ellerini Louis'nin kalbi üzerine denk getirerek hırsla kalp masajı yapmaya başladı. Sert ve yeterli baskılarla, belli aralıklarla masaja devam ederek, "Hadii," diye hırlıyordu. Arkasında oluşmuş insan kalabalığını fark edemeyecek kadar dehşet içindeydi.

"Eşi mi?" diye fısıldadı, laboratuvara baskın düzenleyen alfa ekibinden biri.

"Evet," dedi Liam acı içinde. "Tanrı onlarla olsun..."

"Bir doktor gerekmez mi? Burada şerefsizlerden biri de olsa mutlaka doktor olur."

"Kalp masajı yapması için doktor arayacak vakit yok," dedi Liam. "Ayrıca Harry, ilk yardım derslerinde kalp masajı konusunda en iyi öğrencilerden biriydi. Eşini bu hâle getirenlere güvenmesi zor olabilir, kendi yapmak isteyecektir."

Harry baskılarına devam ediyordu. Bir dakikaya yaklaşmak üzereydi ama monitöre bağlı eşinin kalbinde hiçbir değişiklik görünmüyordu. Görüş alanı buğulanmıştı, çenesi titrerken pazularından parmaklarına doğru damarları belli olmuş kollarıyla masaja devam etmeye çalışıyordu. Yarım dakikadan kısa bir süre içinde ter, tüm vücudunu ve saçlarını sarmıştı.

"Hadi bebeğim," diye fısıldadı. "Hadi sevgilim, hadi bebeğim... DÖN BANA! HADİ!!!"

Hırıltılarla baskılarına devam etti, gözleri daha da ıslanmıştı. Bir eliyle Louis'nin burnunu kapadı, dudaklarını birleştirerek derin bir hava üfledi. Tekrar ellerini kalbine koyarak masaja devam etti. Monitörün sesi kulaklarını ve beynini delip geçiyor, kalbine yoğun sıkıntılar bırakıyordu.

"HADİ! HADİ DEDİM SANA LOU! UYAN!- UYAN!" Nârin göğsüne yaptığı baskılar arasından haykırarak gözyaşlarına gömüldü. İçindeki üzüntü sanki gözyaşlarına karışmıştı. "KAYBEDEMEM SENİ! HADİ DİYORUM NE OLUR! UYAN BEBEĞİM!"

Yaşlı gözleri, eşinin kapalı gözleri ve monitör arasında gidip geliyordu. Bir dakikayı geçmişti. İkinci dakikaya girmek üzereydiler. Vücudundaki adrenalin sayesinde korku ve üzüntü duymuyordu; ancak hiçbir değişimin olmadığını fark etmek zihnini harap ettiği gibi tüm ümidini de yerle bir etmişti.

Gözyaşları içinde eşinin göğsüne gömülüp ağlamaya devam etti. İri vücudu, ağlayışı arasından sarsılıyor ve yaşları, eşinin ince ameliyat önlüğüne dökülüyordu. Bir eliyle eşinin saçlarını okşarken ötekiyle güçsüz elini tuttu.

"Uyan," diye hıçkırdı cılız sesiyle. "Sadece uyan... Bir daha üniversiteye gittiğimde seni ardımda bırakmayacağım. Bir daha seni asla bırakmayacağım. Bundan sonra seni de yanıma aldıracağım. Çok çalışacak ve bir ev tutacağım, hem okuyacak hem de sana bakacağım. Yemin ederim... yemin ederim bebeğim, tek istediğim sensin. Uyan... yalvarırım!"

Her haykırışında gözyaşları ile birlikte vücudu da sarsılıyordu. İnsanlar derin bir üzüntü içinde, cadılar bile süpürgeleri ellerinde, acıyla bu görüntüyü izliyorlardı.

Ancak- hayır... PES EDEMEZDİ!

Bir kuvvetle hırs içinde gözlerini sildi ve insanların heyecanlı, ümitli bakışları arasından tekrar kalp masajına başladı. "Bırakamam. SENİ BIRAKAMAM! BENİ BIRAKMANI İZLEYEMEM!"

Lupus Spiritus 🌖 | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin