10. Ben Kimim?

1.1K 150 352
                                    

+4200 kelime ile karşınızdayım, beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum, böylece bana destek olabilirsiniz. Keyifli okumalar <3

---

O gece Harry ilk kez odasına çıkmıştı, çünkü birkaç gündür ormanda alfa arkadaşlarıyla vakit geçirdiğinden, eve gelir gelmez Louis'nin durumunu öğrenip yanına inmişti. Şimdi, ışıkları daha açmamıştı ki, burnuna yoğun bir feromon geldiğini fark ederek duraksadı. Âdeta içeride yeni dönüşüm geçirmiş bir kurt var gibiydi; bir omega...

Işığı açtığında elbette odası bomboştu. Ancak adımları ilerledikçe kokunun kaynağına daha da yaklaşmış ve nihayet, yastığı üzerindeki tişörtüyle karşı karşıya kalmıştı. Yatağındaki dağılmış yere oturup tişörtü aldı ve kumaşı burnuna götürdü. Daha da yoğunlaşan kokudan ve yatağındaki dağınık izlerden anladığı kadarıyla, buraya birinin girdiğini ve tişörtü aldığını anlayabilmişti.

Dudaklarına yayılan tembelsi sırıtışa hâkim olamayıp tişörtüne bakarken, "Lou," diye fısıldadı. "Güzel omegam... Tişörtü katlayıp buraya koymayı akıl edebildin, ama ardında bıraktığın kokudan bihaberdin."

Kızgınlık geçirmediği, Louis'nin normal hâlinden belliydi. O hâlde bu yoğun çekici koku ondan nasıl olur da çıkmıştı? Yalnızca kızgınlık ânında salgılanan bu çekici feromon, esrarengiz şekilde Louis'nin kızışması için işe yaramamış olmalıydı. Ama nasıl?...

Yine de, Harry onun bir omega olduğuna artık tamamen emindi. Louis on altı yaşındaydı, mutlaka bu dönemde kızgınlık geçirecekti. Belki de bu tatlı koku, kızgınlık için Louis'nin bedeninin yavaş yavaş hazırlandığını gösteriyordu. Louis'nin ne hissettiğini ve o an neler yaşadığını -özellikle kızgınlık geçirmekten korkup buzlu suda duş aldığını ve bu yüzden hastalandığını- elbette bilmiyordu. Ancak Harry, bu konuda fazlasıyla heyecanlıydı.

Üzerindeki kirlileri çıkarıp bu tişörtü giydi. Şortunu da giydikten sonra ışığı kapatıp kendini yatağa bıraktı. Fakat örtüsünden de Louis'nin kokusu yayıldığı için, tavana bakarken kolunu başı altına almış, ayak bileklerini birbiri üzerine atmış hâlde sırıtıyordu. Yatağının üzerinde uzandığını ve bu tişörtü ince parmaklarına aldığını hayal etti. Nihayetinde kendisi bir alfaydı ve Louis'nin güvende hissetmek için bu odaya girdiğini, yatağına uzandığını çok iyi biliyordu.

O an yanında olup güvende hissetmesini sağlayacak kişi keşke kendisi olabilseydi...

O gece iki saatten fazla hayal kurarak uykuya dalabildi. Ertesi gün rutin işlerden sonra yemeğe indiğinde anne ve babasının klasik sessizlik içinde yemek yediğini gördü. Babası Rupert her zaman baş köşeye otururdu. Sephora ise Rupert'ın sağ yanına... Böylece Harry de babasının sol yanına, yani annesinin karşısına oturmak durumunda kaldı.

Rupert yemeğini yerken başka bir işle asla uğraşmazdı. Çatal ve bıçağı görgü kurallarına uygun şekilde kullanır, takım elbisesini giymiş hâlde, ceketi sandalyenin sırtına asılı olarak otururdu. Saçları hep özenle taranmış olurdu. Karizmatikti. Alfa olduğu için vücudu çok fit de görünürdü. Sessiz ve uyumlu bir alfaydı da.

Sephora ise her zaman bakımlı olur ve gün içinde mutlaka iyi giyinirdi. Her an bir misafir gelebilir ya da beş çayı için evden çıkıp bir tanıdığına gidebilirdi. Bir dernekten âni alınan bir davet, eve âniden gelebilecek özel bir misafir... Her zaman hazır ve nâzır bulunurdu, tıpkı askerî üniformasını giyen biri gibi. Bir alfa olduğundan, karizmatik havası da vardı.

Ancak Harry büyüyüp alfa türünü benimsedikçe, annesinin alfalık konusunda ne kadar eksik olduğunu hissedebiliyordu. Dış görünümü veya kokusu alfaya benziyor olabilirdi, ancak tavırları bazen onun eksikliğini ele veriyordu.

Lupus Spiritus 🌖 | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin