~Bölüm 10~

28 5 1
                                    

Beklemek ne kadar sıkıcıdır aslında değil mi? Saatlerce beklersin. Hava kararır pes etmeden beklersin. Tekrar gün doğar yine beklersiniz. Ben mesala şu an bekliyorum. Birini bekliyorum. Sorularına cevap isteyen birini bekliyorum. Evine giden merdivenlere oturdum yaklaşık iki saattir bekliyorum. Arıyorum acmıyor mesela ama ben yine bekliyorum bana geri dönmesi için. Yağmur yağıyor mesela ağladımda dökülen o göz yaşlarım belli olmasın diye. Ama ben bekliyorum. Yağmurun durmasını bekliyorum.

Saatlerce bekledim. Görenler delirmiş bu diyorlardı belkide, hatta 'git evine' diyorlardı ama ben deli gibi bekliyordum. Üstelik sıkılmıyorum. Çünkü ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. Kafamda hepsini birleştirmeye çalışıyorum. Bu yüzden de sıkılmıyorum. Hatta onu beklemek beni mutlu ediyor. Bekliyorum çünkü o gelicek. Bekliyorum çünkü o beni arayacak. Bekliyorum çünkü o geldiğinde ona tekrardan sarılabilicem. Sıkı sıkı sarılıcam hemde. Bir daha bırakmak istemezcesine.

Ve yağmur artık durmak istemezcesine yağıyor. "Dur artık!" diye bağırıyorum yağmura. Ama o bana inat daha fazla yağıyor sanki. "Yeter!" diyorum ama beni umursamadan daha çok yağıyor. "Yapma bunu bana!" diyorum ve o inatla yağmaya devam ediyor. Aradan bit saat daha geçiyor. Sessiz kalıyorum. Yağmur yavaşlıyor. Ağlamıyorum mesela artık. Yada bağırmıyorum öfkemi. Yağmur biraz daha yavaşlıyor.

Ellerimle bir kez daha önüme düşen saçlarımı geri attım. Neredeyse dört saattir burdaydım. Üstelik üstüm başım sırılsıklam olmuştu ve donuyordum. Uzay'ı son kez daha aradım. Bekledim, bekledim ve bekledim ama açmadı. Merdivenlerden kakıp etrafıma baktım. Kimse yoktu. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Bir adım attım, durdum ve arkama baktım. Kimse yoktu. Önüme dönüp bir adım daha attım, durdum ve tekrar arkama baktım. Yine kimse yoktu. Tekrar önüme döndüm ve üç adım attım bu sefer, durdum ve arkama baktım. Yine kimse yoktu. Önüme döndüm tekrardan. Beş adım daha attım, durdum ve tekrar arkama baktım. Ama yine kimse yoktu. Tekrar önüme dönüp yürümeye başladığım anda ayağıma takılan şeyle birlikte düştüm.

"Allah kahretsin!" değip tam ayağa kalkıcağım sırada bir el geldi gözümün önüne.

"Arkana bakarak yürümeye devam edersen düşersin hemde sürekli. O yüzden önüne bakıp yürümeni tavsiye ederim." diyen çocuğa baktım.
Elini kibarca bana uzatmış hâlâ bekliyordu. Ellerine baktım.

"Teşekkür ederim ama kendim kalkabilirim" değip kalktım. Dizlerimi elimle sirkelemeye çalıştım ama sırılsıklam olduğum için her yerim çamur olmuştu. Ellerimi de zaten kirlenmiş olan üzerime silip son kez arkama baktım. Hala kimse yoktu. Çocuğa döndüm.

"Tabiki önüme de bakıyorum. Ama geçmişler olmasaydı şu an burda olamazdık öyle değil mi?" değip bir daha arkama bakmadan yürümeye devam ettim.

"Hey cesur kız adın ne senin?" diye arkamdan bağıran çocuğa bakmadan yürümeye devam ettim.

"Boş ver. Cesur bir adım yok zaten." değip yürümeye devam ettim. Eve kadar yürüdüm. Yağmurdan bozulmuş olan telefonumu acmaya çalıştım fakat yapamadım. Abimin evine gidip üzerimi değiştirdim. Saçarıma havluyu sarıp yatağıma yattım. Yorganı üzerime çekerken çabucak ısınmak için dualar ettim. Çünkü feci derecede donuyordum. Bedenim soğuktan titrerken ben bir türlü ısınamıyordum. Yatağımdan kalkıp kurutma makinesiyle saçlarımı kurutmaya başladım. Arada makineden gelen sıcak ısıyı yüzüme, ellerime, ayaklarıma tutarken biraz da olsa ısınmıştım. Kurutma makinesinin fişini çekip geri yerine bıraktım ve telefonumu pirinç kavanozunun içine koydum.

Geri yatağıma yatıcağım sırada kapının çalmasıyla kapıya koştum. Delikten kim olduğuna baktığımda kimseyi göremedim. Yanlışlık olmuştur belki diye düşünerek odama gideceğim anda tekrar zil çaldı. Tekrar delikten baktığımda yine kimseyi görememiştim. Kapıyı açmayıp tekrar odama gideceğim sırada tekrar zilin çalmasıyla kızıp birden kapıyı açtım.

KUSURLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin