~Bölüm 24~

12 4 2
                                    

"Alesya burda uzun kollu şeyler yok mu?" Akşam olmuştu. Ben ise hala elbisemle duruyordum.

Alesya dolabımda pijama ve günlük kıyafetlerim olduğunu söyleyince ona ilk sorum bu olmuştu. Çünkü uzun kollu hiç bir şey yoktu. Tek bulabildiğim lacivert hırkaydı.

"Hayır, neden?"

"İnsanların vücudumda görmemeleri gereken şeyler saklıyorum çünkü." dedim utanç içinde.

"Ha yaralarından mı bahsediyorsun?" dediğinde ona döndüm.

"Sen nerden biliyorsun bunu?"

"Dün akşam Mert Bey kollarındaki yaraları sayarken, ben uyuyor numarası yapıyordum. O gittikten sonrada merak edip baktım. Çok cesurcaydı bu arada" dediğinde gözlerimi kapatıp, ellerimlede yüzümü kapattım. Bunu görmüş olamazdı. Olmamalıydı. Lanet olsun! Gerçi bana acımış gibi durmuyordu konuşmasından anladığım kadarıyla ama yinede görmemeliydi işte!

"Görmemelerini istemiyorsan neden o kadar çok yara var?" diye sordu önüme geçerken.

"Çünkü ... başka türlü sinirlerime hakim olamıyorum." dedim birden. İçimdekileri artık birine anlatmam gerekiyordu artık. Beni anlayabilecek birine. Beni deli yada ruh hastası olarak değilde sadece normal bir insan olarak görmeleri gerekiyordu. Her insanın kusurları vardı değil mi?

"Çünkü sinirini geçiren tek şey canını yakmak. Canın yandığında sinirlerinin dindiğine inanıyorsun. Bu yüzden değil mi?" Söylediklerine şok olup ne diyeceğimi bilemedim.

"Evet de sen nerden biliyorsun?" dediğimde bana yaklaşıp kısa kollu tişörtünü omuzuna kadar kıvırdı. Gördüğüm üç tane yarayla ona baktım.

"Birinden duymuştum sonra bende deneyim dedim. Sinir krizi geçirdiğim bir gün denedim. İşe yarıyordu gerçekten ama ben bunun birinin öğrenmesinden korkup bir daha yapmadım." değip kapattı omzunu.

"Ve merak etme. Burdaki insanların yaptığı o kadar psikopatça şey var ki sen yanında melek kalırsın" değip gülümsedi bana.

Öyle olabilirdi ama ben uzun zamandır kısa kolluyu dolabımda bile bulundurmayan biriydim. Kaldı ki kısa kollu bir kıyafetle insan arasında dolaşmak. Bana göre kesinlikle uygun değildi. Hemde hiç. Bu utanç vericiydi. Benim için ne kadar acımı söndürme yöntemi olarak bilinsede bunu insanlar psikopatça yada delice diye adlandırıyordu. Benim yaptığım şey aslında çok başka şeydi. Ben kendime zarar vermekten hoşlanmıyor yada zevk almıyordum. Bu yöntem sadece kızgınlığımı alıyormuş gibi hissettiriyordu.

Beni anlayan ilk kişi Alesya olmuştu hatta. Bu yüzden şaşırmıştım. Abim ilk öğrendiğinde beni ertesi gün psikoloğa götürmek olmuştu. Deniz öğrendiğinde "psikopatlaşma Esin!" diye bir tepki vermişti. Bu yüzden onlarla uzun bir süre konuşmamıştım. Bu onlara olan nefretim yüzünden değildi. Beni psikopatlıkla suçladıkları yüzündendi. Onlarla hiç bir zaman bana acıdıkları için uzak durmadım. Onlar beni "acıdan zevk alan" biri olarak tanımamaları için uzak durdum. Benim amacım kendime zarar verip bedenimden nefret ettiğimi kanıtlamak değildi. Benim amacım daha fazla sinirlenip acımı çoğaltmamak için yaptığım bir eylemdi. Onları daha fazla üzmemek için yaptığım bişeydi...

"Sana daha önce harikasın demiş miydim?"

"Evet, hatta bende kabul etmemiştim." dedim hırkamın fermuarını kapatıp kapatmamak arasında kalırken.

"Bende senin kötü biri olmadığını ve asla da olamayacağın konusunda ısrar etmiştim." dedi yapmacık gülümsemesiyle. Sonra önümden önümden yürümeye başladı. Bende arkasından yürüyordum.

KUSURLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin