~Bölüm 12~

21 5 1
                                    

Uzay önümde diz çökmüş bekliyordu. Herkes etrafımıza toplanmış 'evet' demem için tezahürat yapıyorlardı. Çocuklar bile! Uzay'ın elindeki gümüş üzerinde 'his queen' yazan yüzüne baktım. Bana yüzük tuttuğu ellinin parmağındada siyah 'her king' yazılı yüzünü görmemle gülümsedim. Son ken etrafıma baktım. Bu teklifin ne olduğunu anlamamıştım. Bu evlenme teklifi miydi? Yoksa sadece sevgilim olur musun teklifinin romantik halimiydi? Uzay'a baktım tekrar yüzünde evet diyeceğime inandığı bir umut vardı. Demek ki bu bir evlenme teklifi değil. Ya evlenme teklifiyse? Ama ben daha seni abimle bile tanıştırmadım! Hadi Esin çocuk iki saattir bekliyor burda.

Başımı olumlu anlamda sallayıp gülümsedim çok bekletmeden. "Evet!" dediğimde herkes bir anda çığlık atmaya başladığında ürktüm. Uzay yüzüğü kutudan çıkartıp yüzük parmağıma taktığında daha çok gülümsedim. Sevgili teklifiymiş gibi yapayım sonuçta bir yerden belli eder değil mi? Beni burdan alıp nikah masasına koyucak hali yok dime? Uzay yüzüğü parmağıma taktıktan sonra ayağa kalkınca sarıldım ona sıkı sıkı. Ne olursa olsun seviyordum ben bu çocuğu...

ERTESİ GÜN SABAH...

"Ay gitti güzelim kız" dedi Deniz ellerini dizlerine vururken.

"Abartma Deniz!" dedim dişlerimin arasından ufak bir sinirle. Yarım saattir ağlıyordu. Nedeni parmağımdaki yüzüğü görmüş ve benim yarın Uzay'la evleneceğimi sanmıştı. Ve sorunda bizim şu an sadece bu kadarını biliyor olmamızdı. Kafasından neler geçiyordu inanın bilmiyordum.

"Neyi abartma ya hamilesin ve bana söylemiyorsun!" dedi ağlamaklı ses tonuyla. Yavaşça kafasına vurdum.

"Deniz!" değip uyardım onu. Uzay halime sırıtırken sinirle bende güldüm. Deniz duruşunu düzeltip sıradan kalktı.

Sabah erken kalkıp ilk olarak işletimi halledip, sonra abimi kaldırma fazlını geçtikten sonra Uzay'la Deniz'i arayıp okulda buluşmak istediğimi söylemiştim. Abim nedenini anlamasın diye de dünyanın en saçma bahanesini kurup onu başka şeyler düşünmesini engelledim. Ve en saçma sebebi açıklıyorum "Deniz'e ders çalışıcağımızı söylemeyip onu okula çağırıcağımı ve böylece Deniz'inde haberi olmadan okula gelip onu kandırmak istediğimdi." Abim böyle bir planı daha cümlede kuramazken nasıl planladığımı sorsada omuz silkip kahvaltıma devam ettim.

Kahvaltıdan sonra abimi yolculayıp üzerimi değiştirdim. Her zamanki gibi üzerime kot pantolon ve uzun kollu tişört kombinimi yapıp kot çekerimi ve çantamı alıp cıktım. Bu gün hava biraz daha iyiydi ve kursa yürüyerek gitmeye başladım. Yolda yürüyerek müzik dinlerken aklıma gelen saçma bir fikirle whatsapp dan gurup açıp Uzay'la Deniz'i ekledim. Gurup adını "the best grup" yaptığımda ilk mesajımı attım.

~THE BEST GRUP~
Ben:
Arkadaşlar yeni grubumuz hayırlı uğurlu olsun.

Deniz:
Umarım beni bu saatte uyandırmanın gerçekçi bir sebebi vardır. Çünkü yaklaşık yarım saat önce dünyanın en mutlu insanıydım.

Ben:
Ne yapıyordun doğru söyle!

Deniz:
Uyuyordum tabiki. Ve dünyanın en güzel rüyasındaydım.

Ben:
Üzdü :'(

Deniz:
Üzer tabi.

Deniz:
Peki 'the best grup' ne alaka?

Ben:
Ne biliyim aklıma ilk o geldi.

Ben:
Neyse boşver sen onu şu an kimya sınıfı boştur kesin. Orda buluşalım.

Yazıp çıktım gruptan. Uzay mesaj atmamıştı. Görmediğini var sayıp aradım onuda. Dördüncü çalışta açtı telefonu.

"Günaydınlar efendim" dediğinde kıkırdadım. Sesinde uykulu bir ton yoktu. Demek ki uyandırmamıştım.

KUSURLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin