~Bölüm 18~

9 4 1
                                    

Tuğçe;

Hiç tuhaf hissettiniz mi? Yani içinizde oluşan bir insan, bir bebek sizi tuhaf hissettirdi mi? Çünkü şu an öyle hissediyorum. Tuhaf. Size hislerimi en acık bu kelimeyle açıklayabilirim. Karnımda benim yaptığım ufak bir hatanın büyüyüşü vardı. Benim hatam bir tek içmekti. Sonra biraz daha fazla içmekti. Sonrasını hatırlamıyordum zaten ama bu hatırlamadığım büyük hata şu ana kadar yaptığım en büyük hataydı. Hatırlamadığım bir gecenin hatasını içime dikmişlerdi sanki. Ve ben bunu engelleyemiyordum. Çünkü yapamazdım. İçimde filizlenen o bebek. Bu onun suçu değildi. Bu benim suçumdu ve sucumu hafifletmek için onun canına kıyamazdım. Onu daha yaşamadan öldüremezdim. Onun belkide büyüyünce mükemmel bir hayatı olucaktı. Belki doktor belki öğretmen yada başka bir şey olucaktı. Belki kız belki erkek olucaktı. Daha bunu bile bilemezken gidipte doktora "ben bir hata yaptım ve onu karnıma girmesini sağladım. Şimdi hatamı anladım, bu yüzden alın onu karnımdan" diyemezdim. Bu ona yaptığım en büyük acımasızlık olurdu değil mi? Hem annesiydim artık ben onun.

Esin akşama kadar eve gelmeyince yemek yiyip anneme geçme kararı almıştım. Ne yapsaydım yani yirmi yıldır evli karı kocalar gibi onu pencerede mi bekleseydim?! Ah daha neler?

"Tamam annecim sinirlenmiyorum." dedim kendi kendime. "Bu arada senin cinsiyetini ne zaman öğreniyorduk acaba? Gecen gün Esin teyzen senin hakkında bir şeyler söylüyordu ama o ara onu dinlemeyecek kadar uykum vardı."

"Tamam sen doğunca ona "üvey anne" demene izin veririm. Ama asıl annen benim. Gerçi Esin sana benden daha iyi bakıyormuş gibi gözüküyor ama hayır, hayır kesinlikle o senin annen değil. Vazgeçtim ona "üvey anne" de diyemezsin. Bak eğer ona anne dersen süt içmem ona göre!" dedim karnıma doğru parmağımı sallarken.

"Daha doğmadan sana tehditler savurmaya başladım baksana. Umarım büyünce iyi geçiniriz evlat" değip karnımı okşadım bu sefer.

"Şimdi seni annemle tanıştırıcam. Yani seni ananenle tanıştıracağım. Annem nasıl tepki verir bilmiyorum. Ama korkma tamam mı? Biz annemle birbirimize benzemeyiz. O hemen affeder. Hemen kabullenir seni. Hatta yarın beni doktora götürüp cinsiyetini öğrenmeye bile çalışabilir. Yada yapmayabilir ama sen yinede korkma. Ben seni burdan koruyabilirim."

Karnımda hissettiğim anlık bir acıyla yere çömeldim. Bu nasıl bir acıydı böyle? Birden biri karnıma bıçak saplamış gibi hissetmiştim.

"Tamam babanlada tanıştırıcam seni. Ama her şey sırayla. Gerçi o da seni kabul etmeye bilir ama umrumda değil. Sen benim karnımdasın. Ben ne dersem o olur. Anlaştık mı?" Karnımın ağrısı birden geçince ayağa kalktım. Sakin konuşunca bir şey yapmıyordu. Sinirlenincede orada her ne halt yiyorsada canımı yakıyordu. Huyu bana mı çekiyordu yoksa?

Çantalarımı Esin'in odasından alıp kapıya çıkardım. Dikkat ederek ayakkabılarımıda giydiğimde hazırdım. Kapıyı yavaşça kapatıp bavullarıma baktım. İki bavulu nasıl taşıyacaktım şimdi ben? Hemde ikiside ağırdı.

"Bak şimdi kendine dikkat et tamam mı? Birazdan birazcık ağır şeyler taşıyacağız."
Birinci bavulumu alıp tek tek bir kat indirdim. Sonra yukarı çıkıp diğer bavulumu alıp aynı şekilde indirdim.

"Hayır, hiçte bile yorulmadık. Dime?" değip karnıma baktım. Kimi kandırıyordum ki daha bir katta iki bavul taşıyınca yorulmuştum. Birde yetmezmiş gibi dört kat daha vardı. Merdivenlere geçip oturduğumda yukarı çıkan ayak seslerini duymamla ayağa kalktım. Hemen gelmek zorunda mıydın yani? Azıcık dinlenseydim en azından.

"Tuğçe?"

"Göktuğ?" evet, tanıştığımızdan beri ona ismiyle hitap ediyordum. Abi yada başka bir takma ad hoşuma gitmezdi. Yada tipim değildi.

KUSURLU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin