Karanlıklar Prensesi

671 35 0
                                    


---

Yazar anlatımı

---

Gwen'in yetenekleri vardı, o da 1 Ekim'de doğan yetenekli çocuklardan biriydi. Tek farkı ne Reginal ne de bir başkası yeteneklerini bilmiyordu. Kaldı ki Gwen bile bunun farkında değildi. Kendisinin bir ucube olduğunu düşünüyordu. Yeteneklerini kontrol edemediği için yanlışlıkla bunu bazı insanlarında görmesini sağlamıştı. Onun yeteneği karşısındaki kişilere dokunarak olanları, olacakları aktarmaktı. Bir önceki bölümde bahsettiğimiz gibi Nathan bunlardan biriydi. 2 sene önce kafe çıkışı karşılaşmışlardı Gwen ile. Tanışmıyorlardı ve Gwen'inde dediği gibi.. Esas kızımız kimseyle konuşmuyordu.

O gün orda kafe çıkışı Nathan ve 3 arkadaşı farklı semtin çocukları ile büyük bir kavgaya tutuşmuşlardı. İşten evine dönen Gwen ise bu tartışmanın arasında kalmıştı. İşte tam da bu kavgadan sonra eldivenleri yün değil de deriden almaya başlamıştı. Kavganın arasından kaçamayan Gwen, duvarda duran çiviye elini batırmıştı. Büyük bir acı ve güçlükle elini kurtardığında ise zorunda kalarak eldivenini çıkarmıştı. Talihsiz Nathan başına geleceklerini bilmeden Gwen'e yönelip hızlıca elini tuttu. Yarasına bakmak istemişti ama Gwen ile gözlerini birbirlerinden alamadılar..

Aralarında bir kıvılcım olmuştu sanki ama o görüntü her şeyi sonlandırmıştı. İkisi de oldukları yerde kalmışlardı. Gwen'in gözünden çıkan parlak, kırmızı ışık Nathan'ın arkadaşlarına şok geçirtmişti. Ertesi günden bir görüntüydü. Nathan'ın ölümünü ona göstermişti. Tartıştığı çocuklardan birisi silahla alnında vuruyordu. Nathan ile teması kestiğinde oradan hızlıca ayrılmıştı Gwen. Ama her şey için çok geçti Nathan kafayı yemek üzereydi. Arkadaşları asla böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyordu. Ama kaçınılmaz bir sondu. Ertesi gün Nathan'ın ölümü tüm manşetlere konu olmuştu. Gwen ise o gün asla evden çıkmayıp bu olayı durdurabilir miydi bunu düşünmüştü.. Nathan'ın arkadaşları ise Gwen'in bir cadı olduğunu onaylamışlardı bile çoktan. Ve her yolda gördüklerinde zorbalığa uğruyordu Gwen.

Sizlere Gwen'i pek tanıtmamıştım. Gerçi kendisi de pek anlatmadı. Gwen siyah, kahküllü, uzun saçlı, kara gözlü genç bir kadın. Boyu ufaktır ama kalbi kocamandır. Bazen kendi kendine söver, kızar. Ne hakla insanların psikolojisini bozabilir ? Düşünsenize başınızdan geçecek kötü bir olayı gününden önce biliyorsunuz. Tarihi belki bilemezsiniz ama olacakları o kişiye göstermek kesinlikle ruh sağlığını yerlebir eder. Bu yüzden kimseyle iletişim kurmuyor. Çalıştığı yerde "dilsiz" "yararsız" "ucube" gibi söylemleri duymaktan artık kendisini o şekilde kabul etmişti. Yaşamaya çalışıyordu sadece, bir beklentisi olmadan yaşamaya çalışıyordu.. Hikayemiz ise tam da burada başlıyor. Diego ve Klaus ile tanışmadan tanışmıştı Gwen. Belki onun için daha yaşanılabilir bir hayat olacaktır .. Yeteneklerini ise daha fazla geliştirebilirdi belkide. Hatta belki kontrol bile edebilirdi. Kim bilir ?

---

Klaus: Daha kaç defa anlatacağım Diego. Akademide öleceğim diyorum sana ! Karanlıklar prensesi gösterdi diyorum ! Kahretsin niye dinlemiyorsun ?

Diego: Sana inanmıyorum Klaus. Kaldı ki ölsen bile geri dönersin.

Klaus: Sevgili Diego kızın gücü var..

Diego içten içe farketse de konu Klaus'u ta kendisiydi. Kızın gözlerinden çıkan kırmızı ışığı farketmesine rağmen inanmak istemiyordu. Ayrıca güvenmiyordu. Kız arkasına dahi bakmadan eldivenini alıp koşarak uzaklaşmıştı. Diego ve Klaus ise bunu konuşarak akademiye varmışlardı bile ve ilk iş olanları akademiye anlatmak olacaktı..

Klaus: Aile toplantısı!! Haydi kardeşlerim herkesi ortaya alayım şöyle! Aferin Victor çabuk kapıyorsun.

Victor: Neler oluyor ?

Diego: Hiç bana bakmayın. Bırakın konuşsun.

Klaus: Sadece beni dinleyin bir karanlıklar prensesi ile karşılaştık..

Klaus başından geçenlerin hepsini tüm akademiye anlattı. Herkes olması gerektiği gibi tepki verdi. Diego kararsızdı. Victor, Luther ve Allison inanmadı. Lila umursamadı ve dalga geçti. Ben kitap okuyordu ve dinlemedi. Sadece bir kişide şüphe uyandırmıştı bu anlatılanlar. Five. İçine doğan aptal hissi geçememişti. Ya bir tehlikeyse karşılaştıkları kadın? Ama işin ucunda Klaus vardı. Ne kadar mantıklı olabilirdi ki ? Bunu dert etmeyerek kardeşlerinin yanından ayrılarak odasına gitti.

---

Peki Ya Sonra ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin