Peki Ya Sonra ?

554 35 5
                                    


Şarkı sadece dinlemeniz içindi Şemsiyeler. Hadi başlayalım!

---

Reginald'ın odasındaydım. Sandalyede oturmuş notları karalıyordu. Konuşmasını bekliyordum açıkçası. Benden ne istiyordu acaba ? Yüzüme dahi bakmamıştı geldiğimden beri. Bu adam hep böyle miydi ?

Reginald: Küçük hanımefendi öncelikle adının ve yaşamının benim için bir önemi yok bilmeni isterim. Bazı testler yapmam gerek gücün ile ilgili. Senin için yararlı olacak. Kabul ediyor musun ?

Asla yüzüme bakmadan konuşmaya devam ediyordu. İyi de bende konuşmuyorum yüzüme bakması lazım.. Bu ihtiyarın derdi ne ? Elindeki kaleme uzanıp yavaşça masaya bıraktım. Artık yüzüme bakıyordu.

Reginald: Bir sorun mu var 9 numara ? Neden sorularıma cevap vermiyorsun ?

9 numara mı ? Kafayı sıyırmış olmalı. Daha fazla uğraşmak istemedim. Boşta kalan elini tuttum. Tuttuğum gibi görüş yansımaya başlamıştı. Ama onun hayatı değildi benim hayatımdı. Konuşmama kararını aldığım ilk gün. Sokak çocuklarıyla yaşadığım zamanlar. Carla, Nelly ve Sam ile birlikte arka sokakta saklambaç oynadığımız zamanlar. Carla aramızdan ayrılmıştı. Bizi birakıp gittiğini düşünüyorduk. Ve aslında iş kötüye gidecekti..

Nelly: Gwen koş Sam'in bulmasına az kaldı!!

- Daha fazla koşamıyorum Nelly sen beni bırak saklanırım ben.

Kafasını sallayıp koşmaya devam etmişti Nelly. Dar sokakta girip saklanabileceğim tek yer sığınaktı. Eski püskü yıkık dökük binanın tahtadan yapılmış sığınak girişini görmüştüm. Bir taş parcası bularak kapının kilidini kırmıştım. Yavaşça kapağı açarak aşağı kata inmiştim. Çok karanlık ve iğrenç bir koku geliyordu burnuma. Ölü hayvan ? Sokakta büyüdüğüm için ölü hayvan kokusunu bilirdim. Bu ise daha farklıydı.. Elimle ışık aramaya çalıştım duvarda ve uğraşlarım sonunda bulmuştumda. Işığı açtığımda karşılaştığım yer ise kelimelerle dahi anlatılamayacak bir yerdi. Burası işkence odasıydı.. Yerde durak insan kafaları.. Oldukça kan, kurumuş kan.. İnsan gövdeleri tavana asılmış şekilde duruyordu. Ama bir insan kafası dikkatimi çekmişti yavaşça yaklaşıp dikkatli baktığımda bu kişinin Carla olduğunu farkettiğimde çığlığı basmıştım oracıkta. Lakin kafama aldığım darbe ile yere düşüp bilincimi kaybetmiştim..

Bir süre sonra uyandığımda işkence için kullanılan dişçi koltuğunda yatırılmış şekilde buldum kendimi. Kafamdan akan kanlar alnımdan süzülüp yanaklarıma kadar ulaşmıştı. Kendime gelir gelmez yattığım yerden doğruldum. Önümde duran 30-35 yaş arasında olduğunu tahmin ettiğim bir adam görmüştüm. Çok itici bir tipi vardı.

?: Günaydın tatlım. Merak bazen kötü sonuçlar doğurabiliyor bu sonuca katlanman gerekecek. Ahh hadi ama bakma öyle. Acısız olacak herşey..

Eline aldığı kocaman testerenin motorunu çalıştırdığında korkudan ne yapacağımı bilememiştim. Ağlıyordum çok ağlıyordum. Kimsem yoktu beni kurtaracak. Bize sürekli yiyecek getiren 70 yaşındaki Amanda teyze mi kurtaracaktı beni ? Ama bir detay vardı. Bağlı değildim bu tabi benim için avantaj olacaktı. Psikopat adamın eline dokunmuştum tek hamle ile.. Ne mi gösterdim ? 3 dakika içerisinde benim lanetim sayesinde dikkatinin dağılıp öleceğini göstermiştim. Ama sorun şu ki görüş bittiği gibi beni öldürmesi de mümkündü bunu görüş bitmeden yapacaktım. Elini tuttuğumda bana bakarak transa geçtikten bir süre sonra yere yıkılmıştı adam. Tabi elindeki testere bacağının üzerine düşmesi ile beraber paramparça etmişti. Henüz ölmemişti ve yapacağımı yapıp elimi adamdan çekmiştim. Adam transtaydı gerçekten o şekilde kalmıştı. Ben ise koşarak oradan uzaklaşmıştım. Ama gördüklerimden sonra Gwen eski Gwen değildi..

Geçmişi gösterdikten sonra elimi yavaşça Reginald'ın elinden çektim. Yanağımdan süzülen göz yaşını elimin tersi ile silmiştim. Kafamı kaldırıp Reginald'a baktığımda ise masada duran kalemi alıp not yazmaya devam etti. Ne yazıyordu acaba ?

Reginald: Artık geçmişin umrumda 9 numara. Senin ve gücün hakkında farkettilerim sırası ile şöyle:

1: Transı bozacak bir harekette bulunulursa sonucu felç ve ölüm ile sonuçlanabilir.

2: Rüyanın içinde rüya görmek gibi görüş içinde görüş gösterdin çok başarılıydı.

3: Göstermek istediğini gösterebilirsin hatta kurgu dahi yaratabilirsin. Bu da düşmanları etkisiz hale getirebilir.

4: Kontrol sorunu, konuşma ve psikoloji bozukluğun var. Acilen destek verilmesi gerek.

5: Eğer kontrolü eline alırsan derecen ise öldürücü olur.

Diye sıralayarak devam etti..

Reginald: Yani burada sana bunu öğretmeyi çok isteriz. Güzel bir hayatın olmadığını düşünüyorum. Bizi bekleyen büyük bir savaş var. Ne düşünüyorsun bu konuda ? Katılmak ister misin ?

Sadece kafamı sallayabilmiştim. O kadar akıcı ve kurumsal konuşmuştu ki reddedersem başıma bela olacak gibiydi.

Reginald: Güzel. Şimdi kendine bir oda bul ve üzerini değiştir. Keyfine bak. Eğitime yarın başlayacağız.

---

Saat çok geç olduğu için yemek yemek saçma gelmişti ama karnım kazınıyordu. Lila'nın beni getirdiği yüksek tavanlı bembeyaz odada keşif yapıyordum. Masada duran eşyaları inceliyordum. Masanın yanında duran beyaz boy aynasına kaymıştı gözüm. Önüne geçip durduğumda kendimi incelemiştim bir süre. Lila'nın verdiği gecelikler çok fazla açık gelmişti gözüme. Siyah ip askılı ve siyah mini şort. Tahta sandalyenin üzerinde duran şalı alıp aynanın üzerine attım. Böyle daha güzel görünüyordum. Mutfağa gitmek için kapıya yönelmiştim ama bir ses beni durdurdu.

Five: Nereye gidiyorsun ?

Korkmuştum. Arkamı döndüğümde kanepemde oturan Five'ı görmüştüm.

Five: Aynayı neden kapattın ?

Konuşamayacağım için kafamı yere eğdim. Ve Five.. O da sessiz kalmıştı. 3-4 adım geri giderek sırtımı duvara yaslayıp yere çökmüştüm. Bacaklarımı karnıma çekip orada öylece kalmıştım. Kolumdaki sıcaklık hissi ile irkilip soluma baktığımda Five'ı görmüştüm. O da yanıma oturmuştu.

Five: Sana biraz ters davrandım. Bunun sebebi bana dokunduğunda hiçbir sey olmamasıydı. Bunu bilerek yapmıyorsun ama.. Peki tekrar denemek ister misin ?

Onaylamıştım Five'ı. Gözlerini kapatarak kafasını duvara dayadı. Sağ elini açıp dizinin üzerine bıraktı. Bense Five'ı inceliyordum. Ne işi vardı ki burada ? Boynu çok güzel görünüyor.. Hafif sıkmış olan kravatı beyaz teninde boynunu kızartmıştı. Çok masum bir detay ha ? Sol elimi avcunun üzerine koymuştum. Hiçbir şey olmuyordu. Yok yok. Baya bir şeyler oluyordu ! Biraz terlemiş avuç içini parmaklarım ile seviyordum.. Bunu niye yapıyordum bilmiyorum. Five'ın güzel ses tonu ile kendime gelmiştim.

Five: Yine olmadı..

Omuz silkmiştim. Oturduğum yerden kalkıp çalışma masasına gidip iki kalem iki defter alıp tekrar aynı yere dönmüştüm. Birini Five'ın üzerine atmıştım. Bana çok garip baksa da şimdi anlayacaktı. Defteri ve kalemi açarak yazmaya başladım. Five bana bakmaya çalışıyordu ama ona göstermiyordum. Bittiğinde ise defteri ona çevirdim.

- Merhaba, ben Gwen.

Gülümsemişti. Çok sıcak bir gülümsemesi vardı. Kalbimin ritmi yeniden değişiyordu. Aynı şekilde o da verdiğim defteri ve kalemi açarak yazmaya başladı. Bakmaya çalışıyordum ama o da saklıyordu.

Five: Merhaba Gwen, ben Five Hargreeves.

Vee artık yazarak devam edecektik. Bu beni çok mutlu etmişti.. Five ile anlaşabilecektim. Bu durum beni hem heyecanlandırmıştı hemde gerilmeme sebep olmuştu. Şimdi ne mi yapacaktık ?

Five: Kahve ? :)

- Olur, peki ya sonra ? :)

----

Bir bölümün daha sonu. Benim karakterlerimin hepsi Lila butikten giyinir 😁 hikayeyi beğendiyseniz beğeni bırakmayı unutmayın. Sizi seviyorum Şemsiyeler. XOXO ☂️❤️

Peki Ya Sonra ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin