☺Bölüm - 11☺

21.7K 1.9K 133
                                    

Merhabalar arkadaşlar :)

Öncelikle finallerdi, benim hastalığımdı ve dişlermin yapımıydı ve bir kaç sıkıntı yüzünden iyiden gerildim :D Gerginken de malum komedi yazamaz insan :p Hoş kaldı ki mutluyken bile yazamıyorum ben :D En başında da dediğim gibi bu hikayem en zor yazdığım... Gerçekten kendimi yeterli bulmuyorum ve içime sinmediği zamanda baştan yazıyorum. İster istemez gecikiyor. Anlayış gösterdiğiniz ve sabırla beklediğiniz için çok teşekkür ederim :))) Diğer bölüm 85 yorumu geçmiş bunda inşallah 100 yorumuda geçeceğiz inanıyorum ben :D Düşüncelerinizi, eleştirilerinizi bekliyorum .Tabi eleştiriler hakaret olmamak şartıyla :))

Diğer bir konu kitabım çıktı :) Kır Papatyası artık raflarda arkadaşlar... Okuoku ve kitapurdunda kitabımızı sipariş ettirip alabilirsiniz ki , kapı da ödeme seçeneği de varmış okuokuda bilginiz olsun :) Kitabımı alan ya da almayı düşünen var mı merak ettim... Yorumlarınızda bunu da belirtirseniz mutlu olurum :))

Keyifli okumalar, seviliyorsunuz ♥ :)

-

Mine bir süre susarak karşısında ki çifte baktı. Onun çam yarması bu uyuz kadının sevgilisi miydi? Öfkeyle kızaran yanaklarına inat olabildiğince alay ve küçümseme dolu sesiyle ''Sevgilinin şirketi batıyor herhalde?'' diye sordu.

''Ne alaka Mine?''

''Boş zamanlarında korumalık yaptığına göre çok alaka!''

''Ne demek bu?''

Şuh bir kahkaha attı genç kadın. ''Valla bana değil şekerim çam yarmasına soracaksın!''

''Çam yarması?''

''Ay pardon... Aras şirketinin sahibi olan sevgiline soracaksın.''

Emel yüzünde afallamış bir ifadeyle bir Mine'ye bir de Koray'a bakıyordu. Sonunda öfkesini alt etmeyi başararak tekrar gülümsedi. ''Aras değil Eres canım!''

Umursamazca omuz silkti Mine. ''Sevgilinin şirket adını aklında tutana kadar yularını sıkı tutsaydın keşke!''

Bu son kelimeler sadece Emel'i kızdırmamakla kalmamıştı. Koray gizlemediği bir öfkeyle Mine'nin koluna yapışarak onu sürüklemeye başladı. Arkasında şaşkın ve ona hesap soracak kadın bıraktığını bile bile bu baş belasını sürüklemeye devam etti.

Ağaçlık bir alandan geçerek boş ve sessiz bir yere bulunca orada durarak öfkeli gözlerini Mine'nin kızarmış yüzüne çevirdi. Kızın hızlı nefes alış verişleri onun da en az adam kadar sinirli olduğunun çok açık bir göstergesiydi fakat adamın bu durum umurunda bile değildi.

Mine az önce yaşadığı şokun ve öfkenin verdiği sinirle adamın buz gibi bakan kahvelerine çevirdi gözlerini. Kolunu onun mengene gibi saran sert elinden kurtararak ''Sen yalancı, düzenbaz bir çam yarmasısın!'' diye bağırdı.

''Bana bak!''

''Sana mı bakayım? Göz zevkimi bozmama kusura bakma!''

''Mine!''

''Adımı anma!''

Koray daha fazla sinirlerine hâkim olamayarak genç kadını bir eliyle belinden sararak sıkıca kendine doğru çekti. Bedenleri birbirine değiyor, birbirlerinin vücut ısılarını hissedebiliyorlardı. Mine istemsizce yutkundu. Bu yakınlık garip hissetmesine yol açmıştı. Ne yapacağını bilemez bir halde adamın kızgın bir boğadan farksız olan gözlerine bakmayı sürdürdü. Bir yandan da kendisine korkmaması gerektiğini söyleyip duruyordu. Sonuçta artık bu adam katil ya da mafya bozuntusu değildi. Bir şirketin sahibiydi! Bunu hatırlaması ile yeniden sinirlendi. Öfkeyle soluyarak ''Neden?'' diye sordu. Adam ise onu anlamamış bir halde ''Ne neden?'' diye karşılık verdi.

Fiyasko PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin