Arkadaşlar bol bol yorum ve beğeni bekliyorum :)) Dediğim gibi romantik komedi tarzında yeni yeni yazmaya başlıyorum bu yüzden eksiklerim oalbilir. Esprilerim ya da imalarım saçma olabilir... Her türlü eleştirye açığım desteklerinizi esirgemeyin lütfen :))
-
''Benim sözlerim üzerine dedem hırıltılı bir ses tonuyla ''Mine kes sesini!'' dedi. Tabi ben keser miyim? Asla.
''Dedişko bir daha uslu duracağım.''
''Her hatanda aynı şeyi söylüyorsun.''
Yüzüme sempatik bir gülümseme yerleştirerek ''İnsanlar hata yapar dedişko.'' diye mırıldandım. Beni duymamış gibi bakışlarını çam yarması olan adama çevirdi.
''Koray, Mine'ye de söylediğim gibi senden izinsiz hiçbir şey yapmayacak.''
Çam yarması cevap vermek yerine başını sallayarak dedemi anladığını belirtti.
''Mine anladın değil mi?''
Dedemin sesiyle çam yarmasından bakışlarımı ayırarak dedeme baktım. Olabildiğince suratımı asarak ''Ben sana babamın emanetiyim.'' diye mırıldandım. Dedemin anında gözleri dolmuştu. Bana ne kadar kızgın olursa olsun bu konuyu söyleyince hep yumuşardı. Sonuçta ben onun tek çocuğunun kızıydım. Babam ben on iki yaşındayken kaza geçirip ölünce dedemden başka ailem kalmamıştı.
Dedem derin bir nefes aldı ve kendini zorlukla toplayarak ''Babanın emaneti olduğun için bu zamana kadar sana olabildiğince anlayışlı davrandım ama artık yapabileceğim bir şey yok. Dediklerimi yapacaksın.''
''Ama dedişko.''
''Mine yeter!''
Sesi öfkeli çıkmıştı. Mecburi olarak bu durumu kabullenmesem bile kabullenmiş gibi yapmalıydım. Aksi takdirde daha çok ters teperdi dedem ve daha ağır cezalar ile benim gibi naif bir kulu baş başa bırakabilirdi.
''Peki dedişko bir şey sorabilir miyim?''
''Sor.''
''Bu çam yarması ay yani bu biraz katil bozması biraz da asker kaçağı sorumlum ne zamana kadar sorumlum olacak?''
Dedemin lacivertleri öfkeyle adeta gece rengini almıştı. Yüzünün de sinirden git gide daha fazla kızardığını görebiliyordum.
''Sen bu saygısız halinden kurtulana kadar...''
Saygısız? Ben mi? Ah, bu dedem kesinlikle bunuyordu benim. Yoksa değil Türkiye üzerinde dünya üzerinde bile benim kadar saygılı bir bayan olamazdı.
''Dedişko peki bu sorumlum geceleri nasıl benden sorumlu olacak?''
Bu sorum üzerine dedemin yüzünde muzip bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümsemeyi her gördüğümde genelde sonu benim için iyi olmayan şeyleri duymak zorunda kalıyordum. Derin bir nefes alarak dedemin iki dudağının arasından çıkacak olan fermana odakladım kendimi.
''Senin evinde kalacak sevgili torunum!''
Ağzım beş karış açık dedeme baktım. Şaka mıydı bu? Elin çam yarması benim zenginlik ve saygınlık kokan evime mi girecekti? Yok, daha neler!
''Asla!''
''Anlamadım?''
Of. Hemen kendimi toparlamaya çalışarak yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim. Dedem yüzünden erkenden kırışıklıklarım çıkacaktı!
''Yani dedişko genç bir kızın evinde bir erkeğin kalması hiç hoş karşılanmaya bilir.''
''Sen bu kadar ince düşünür müydün Mine?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fiyasko Prenses
Genel KurguO bir zengin. O bir prenses. O bir güzellik abidesi. O fazla zeki. O kim mi? Tabi ki benim. Ben kim miyim? Tanıştırayım sizi kendimle. Ben Mine VUSLAT!