0.2

538 75 27
                                    

Kilidin ardından kapıyı da açtıktan sonra sadece başı görünecek kadar kafasını dışarı uzattı. Tam o esnada adam yere yığılmıştı. Rue hızlı adımlarla adamın yanına koşup onu dürtmeye başladı. "Bayım, iyi misiniz? Açın gözlerinizi, bayım!" Rue ne kadar denese de adam ne gözlerini açıyor ne de hareket ediyordu. Aklına gelen şey ile elini adamın nabzına götürüp yokladı. Yaşıyordu. Daha fazla oyalanmadan adamı kollarından tutup sürükleyerek eve girdirdi. Polis ya da ambulans çağırmak mantıklı bir fikir olsa da Rue için iyi sonuçlar doğurmazdı. Bu nedenle iki yıl hemşire olarak çalıştığı hastaneden öğrendiği şeyleri yapacak ve onu iyileştirmeye çalışacaktı. Umuyordu ki bunu başarabilirdi. 

İçeri zor bela taşıdığı adamı salonuna götürüp yere bıraktı. İlk önce koltuğunu hazırlaması ve  hijyenik bir hale getirmesi gerekiyordu. Koltuğa temiz olduğundan adı kadar emin olduğu havluyu serdi ve ardından banyoya gidip ihtiyacı olabilecek bütün malzemeleri toparladı. Evinde saf alkol olmadığı için banyo rafında duran kolonyayı da alıp salona geçti. Malzemelerin hepsini kolonya ile temizledikten sonra daha fazla vakit kaybetmemek için adamı uzun uğraşlarla koltuğa çıkardı. 

Adamın üzerinde duran gömleği bıçağın olduğu yere dikkat ederek çıkardı. O kısmın etrafını makasla kesmişti. Bıçağı şuan çıkarırsa adam kan kaybından ölebilirdi. Bu yüzden bıçağı hareket ettirmemeye çalışıyordu. Gömleği çıkardıktan sonra yarayı daha net görebiliyordu ve durumu hiç iç açıcı değildi. Acele ederek eline eldiven geçirdi. Bıçağı kontrollü bir şekilde çıkarıp hızlıca oraya banyodan aldığı havluyu bastırdı. Yaranın dikilmesi gerekiyordu fakat Rue titreyen elleriyle bunu nasıl yapacaktı bilmiyordu. Bildiği tek bir şey vardı o da daha fazla oyalanırsa adamın öleceğiydi. 

Rue havluya bol miktarda kolonya döktükten sonra yaraya bastırdı hafif hafif. Yara tahmin ettiği kadar çok kanamıyordu. Bu iyi miydi yoksa kötü müydü, bilmiyordu. Kolonya ile temizlediği yaranın ardından iğne ve ipliği alıp yarayı dikme işlemine koyuldu. İkisini de daha öncesinde kolonya ile temizlemişti. Tek yapması gereken sakinliğini korumaktı. 

İğne ile ilk darbesini yaptığında gerisi de kolaylıkla gelmişti. Adam baygın olmasına rağmen ara ara ufak seslerle inliyordu. Bu zamanlarda Rue telaşa kapılıyor ve yapamayacak gibi oluyordu. Bu durumlarda ise kendine üç saniye ayırıyor ve sakinleşmek adına duraksıyordu.

Öyle böyle bir şekilde dikme işlemini tamamladığında dikilen yerin üstünden tekrar kolonya ile geçip gazlı bez ile yaranın olduğu bölgeyi sardı. Yara adamın karnının sağ tarafındaydı. Büyük bir yara değildi. Tahminince de organlardan herhangi birine zarar vermemişti. Adamın bayılmasının nedeni ise yaranın uzun zamandır kanıyor olmasıydı. Tahminlerine göre bıçak saplandıktan sonra bir saat kadar orada kalmıştı. Bu da kan akmasına neden olmuştu. Yaranın etrafında gördüğü morluklar ise yaraya darbe aldığını gösteriyordu.

Rue bütün işlemleri bitirdikten sonra adamın kafasının altına yastık koymuş, üzerine ise bir battaniye örtmüştü. Kan kaybettiği için üşüyor olmalıydı. Adamın uzun boyu ve kalıplı vücudu dolayısıyla örttüğü battaniye küçük gelmişti. Kendi yatağındaki battaniyeyi de getirip üstüne örttüğünde açıkta kalan tek yeri yüzüydü. 

Az önce yaşadığı şeyin verdiği stresin ardından kendini koltuğa atmış ve dakikasında uykuya dalmıştı. Hayatında ilk defa açık bir yarayla bu kadar ilgilenmişti ve bu kendisini kötü hissetmesine neden olmuştu. Kasılan vücudu ise rahat bir yer bulduğu ilk an kendini uykunun kollarına bırakmıştı. 

***

"Ah," Rue duyduğu sesle anında gözlerini açıp yattığı yerde oturur pozisyona geldi. Uykusu o kadar hassastı ki ufak bir ses bile onun uyunması için yeterliydi. Sesin geldiği yöne başını çevirdiğinde ise gördüğü adam ile dün yaşadığı şeyler bir bir gelmişti aklına. "Neredeyim ben?" Adam yerinde doğrulmaya çalışıyordu. Rue hızla ayaklanıp onun yanına gitti. Elini kalkmaya çalışan adamın omzuna koyup onu tekrar yatırmaya çalıştı. 

Madonna LilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin