Öncelikle sizi bu kadar beklettiğim için çok ama çok özür dilerim. Wattpadin kapanmasından sonra yazmaya karşı olan hevesim de beraberinde gitti. Bir süre açılır diye bekledim fakat maalesef ki açılacak gibi görünmüyor. Vpn ile girmekte de artık güçlük çekiyorum çünkü telefonum vpn nedeniyle kasıyor. Bölümler artık ne sıklıkla gelir bilmiyorum fakat yazdıkça atmaya çalışacağım. Sizi seviyorum.
Bölüm ithafı sabırla bölüm atmamı bekleyen beyza_03_999_0 kişisine. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ✨
Keyifli okumalar“Bu neydi şimdi? Yeni sevgilin bir şovmen falan mı?” Leo yüzündeki sırıtmayla konuştuğunda Rue çoktan kapıdan çıkıp gitmişti.
“Kes sesini Leo. Asıl sana sormak lazım, sen geldikten sonra böyle oldu. Ne yaptın ona?” Kardeşinin üstüne atıldığında artık hırlıyordu. Kurdu Omegası’nın kendinden uzaklaşmış oluşuna katlanamıyor, özgür kalıp onu bulmak istiyordu. Kendini kontrol etmeye çalışmayı ise çoktan bırakmıştı.
“Ne yapacağım ben ona? Hayatımda ilk defa gördüm o kızı.” Yüzünün durgunlaşmasından, gözlerini kaçırmasından ve elini koyacak yer bulamayışından yalan söylediği açıkça belli oluyordu.
“Seninle sonra konuşacağız Leo. Şimdi al eşyalarını şu boktan arkadaşlarının birine git.” Cümlesini bitirdikten hemen sonra kendini dışarı attı. Daha fazla kurdunu tutamazdı. Omega kızgınlıktaydı ve dışarısı ondan faydalanmak isteyecek alfalarla doluydu.
Kokusunu takip etmek zor değildi. Kurdunu serbest bıraktığında ise koku daha da ayırt edilebiliyordu.
-ˋˏ✄┈┈┈┈
Zaman su gibi akıp gidiyorken onu yakalamak imkansızdır. Göz açıp kapayana kadar yaşlandırdı insan. Yıllar öncesini yad eder dururdu. Bazıları onu ilaç olarak görürken bazılarının gözünde en değerli hazineydi.Rue için ise zaman ne bir ilaçtı ne de değerli bir hazine. Zaman ona yalnızca yaşadığı şeyleri hatırlatır dururdu. Hep aynı şeyleri yüzüne vurmaktan, onu yüzüstü bırakmaktan hiç çekinmezdi. Sürekli kendini tekrar eder, aynı karakter ve farklı kişiler olarak çıkardı karşısına.
Hayatının hiçbir döneminde gelecek odaklı değildi. Her an geçmişi düşünür, geçmişle yaşamdan soğuturdu kendini. Süslü, ileride torunlarına anlatacağı harika bir geçmişi yoktu. Önce ailesinden, öz annesinden yediği darbeler, hemen ardından ise okula ilk adımını atmasıyla başlayan zorbalıklar. Gittiği her yerde felaket olmak için doğmuştu sanki. Gözlerini açtığı andan itibaren istememişti. Hiçbir yere sığmamış, kendi evine çıkmış, fakat buna rağmen geçmişi peşini bırakmamış, zihnini hep meşgul etmişti.
Dört, belki de beş yıl geçmişti hayatını karartan 'serseri' çocuğun hayatından çıkmasının üzerinden. Etkileri, bıraktığı travmalar ise hep yara izi olarak kalmıştı beynin ücra köşelerinde. Onu gördüğü an saklandıkları yerden çıkıp yine kendini intihar düşüncelerine atmasını sağlamıştı. Kısacası, zaman hiçbir şeyin ilacı değildi. Yalnızca insanların kendini avutması için söylenmiş birkaç kelimeydi.
Duyduğu gür ses ve beraberinde gelen hırlama, karşısındaki kadının gözlerinin mümkünmüş gibi daha fazla büyümesine yol açtığında Rue onun aksine oldukça sakindi. Her ne kadar yüzünü görmek istemese de ona ihtiyacı vardı. Onun geleceğini, kokusunu takip edeceğini ise içten içe biliyor, öyle olmasını diliyordu. Sesini duymak bile vücudunun özlemden kasılmasına neden olurken henüz birkaç saat önce o sesi duymuş olduğu umurunda bile değildi. Yanındayken bile özlerdi onu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madonna Lily
FantastikDaha fazla bu sessizliğe dayanamayıp deltanın yanına doğru yüzdüğünde aralarındaki mesafeyi en aza indirip tam karşısında durdu. Ayaklarını gölün zeminine bastırdığında aralarındaki boy farkı yüzünden başını yukarı kaldırdı. Delta ise ona yukarıdan...