Kitabın kapağını değiştirdim ve yeni kapak hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Sizce bu kapak mı daha güzel yoksa eski kapak mı daha güzeldi?
Bu bölümün ithafı @zeymelyan kişisine.
Keyifli okumalar
Arawn, düzene binen Omega'nın nefeslerini dinledi bir süre. Nefes alıp verdikçe inip kalkan sırtını seyrediyordu. Günlerdir kendisi ile bir tartışma içindeydi. Daha doğrusu kurduylaydı bu tartışması. Ondan uzaktayken ona yine çekiliyordu fakat şu son sıralar ona karşı olan çekimi çok başkaydı. Kurdu, tadını aldığı dudakları ve teni rahat bırakmak istemediği gibi daha fazlasını da istiyordu. Ve tabii bir de Omega'sının ilgisini, sevgisini istiyordu. İşin kötü tarafı ise Rue için aynı şeyleri söyleyemiyor oluşuydu.
Evet, aralarındaki buzlar birer birer eriyor, duvarlar aşılıyordu fakat hala daha oldukça buz ve bir o kadar da duvar örülü duruyordu. Bunları yıkmak için çabalasa da biliyordu ki Rue hiçbir zaman ona tam anlamıyla güvenemeyecekti. Onun güven sorunları olduğunu ve bunları aşamadığını biliyordu. Günlerce bunu nasıl aşabileceğini, onun yaralarını nasıl sarabileceğini düşünmüş olsa da aklına bir şey gelmiyordu. Çabalamaya devam edecek ve zamana bırakacaktı.
Kıpırdanmaya başlayan kız onu daldığı yerden çıkardığında bakışları tekrar onun üzerine düştü. İnatla burada kalıyorlardı. İstese kapıyı kırıp ikisini de buradan çok rahat çıkarırdı fakat Rue bunu istemiyordu. Muhtemelen işten atılacağını falan düşünüyordu fakat atladığı bir şey vardı. Deltanın gazabına uğramayı kimse istemezdi. Onu kimse buradan kendi izni olmadan göndermezdi. O kadar kolay değildi.
Saat çoktan dört olmuştu bile. Dört saattir burada oturmuş, Omega'sını izliyordu. Elbette ki tek yaptığı onu izlemek değildi. Hiç susmayan düşünceleri de ona eşlik ediyordu. Normal zamanda düşüncelerini susturmak bu kadar zor olmazdı. Spor yaptığı an bütün her şey aklından uçup giderdi. Fakat artık spor yaptığında dahi aklındaki düşünceler susmak bilmiyor, daha da artıyordu.
"Saat kaç oldu?" Omega başını dizlerinin üzerinden kaldırmadan boğuk çıkan sesiyle konuştu. Su içmediği için kuruyan boğazından ötürü sesi hırıltılı çıkmıştı.
"Dört buçuk." Rue dört saattir kesintisiz uyumuş olmasına şaşırdı. Bulunduğu pozisyon hiç rahat değildi. Bu şekilde nasıl uyumuştu dört saat? Derin bir nefes aldığında burnuna alttan alttan dolan deltanın kokusunu fark etmişti. Muhtemelen delta, o daha rahat uyusun diye feromon salgılamıştı. İçinin minnetle dolduğunu hissetti. Zira uykusuz bir şekilde diğer güne başlamak istemezdi.
"İki saatten az kaldı geriye." Arawn onu başıyla onayladı. "Sen uyumadın mı hiç?"
"Hayır. Uykum yoktu." Rue başını salladı. İçten içe ona kızmadan edemedi. Neden uyumamıştı ki? Dört saat boyunca ne yapmıştı? Pişmanlık hissediyordu. Kendisi uyumasaydı eğer delta yalnız kalmamış olacaktı. Ona eşlik etmek yerine uyumuş olmasına kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madonna Lily
FantasyDaha fazla bu sessizliğe dayanamayıp deltanın yanına doğru yüzdüğünde aralarındaki mesafeyi en aza indirip tam karşısında durdu. Ayaklarını gölün zeminine bastırdığında aralarındaki boy farkı yüzünden başını yukarı kaldırdı. Delta ise ona yukarıdan...