Keyifli okumalar.
Bazı anlar vardır. O anlarda kendimizi dünyanın en mutlu insanı gibi hissederiz. Bu durum bir nevi zirveye çıkmak gibidir. O kadar mutlu hissederiz ki, bulutların üstüne çıkarız adeta. Mutluluk yükseklerde yaşanır. Çoğu zaman bunun düşüşü olduğunu unutur ve bizi saran mutluluk duygusuna takılır kalırız.
İşte Rue da tam olarak bundan korkuyordu. O mutluluğa takılı kalıp düşüşünü en ağır şekilde yaşamaktan. Çünkü biliyordu ki bu çıkışın, bu mutluluğun bir de düşüşü vardı. Düştükten sonra ne yapacak, bilmiyordu. Bu yüzden akışa bırakamıyordu. Her anı düşünerek geçiyordu. Bu durum belki bazılarına garip gelebilirdi fakat Rue güvensizlik içinde büyümüştü. Ona yürümekten önce güvenmemek öğretilmişti. Güvendiğinde neler olabileceğini ona en iyi ailesi göstermişti.
Odasında oturup kitap okuyordu. Her geçen gün buraya daha fazla alıştığını hissedebiliyordu. Buraya gelmek artık eskisi gibi eziyet olarak görünmüyordu gözüne. Hatta öyle ki, bu sabah buraya gelirken yüzünde güller açıyordu adeta. Bu mutluluğun tek sebebi buraya alışmış olması değildi tahminince. Deltanın da bu mutlulukta katkısı oldukça büyüktü hiç şüphesiz.
Aklına yine delta gelince okuduğu satırlardan bir şey anlamadığını fark edip kitabı kenara bıraktı. O günden sonra deltayı yalnızca sabah kontrol yaparken görmüş, ondan sonrasında görmemişti. Onda da pek fazla konuşmaya vakitleri olmamıştı. Şimdi ise akşam saatlerine yaklaşmışlardı ve Rue içindeki Omega'nın deltayı özlediğini hissetmişti. Tek özleyen Omega mıydı, orası tartışılır.
Daha fazla öylece oturmak istemediğini anladığında çoktan ayaklanmıştı bile. Üzerini aynadan kontrol edip saçlarını da düzelttikten sonra kenarda duran nemlendiriciyi dudağına sürüp çıktı odadan. Son zamanlarda kendine daha fazla özendiğini fark ediyordu. Bu durumdan oldukça hoşnuttu da. Çünkü yaşama sevinci geri geliyormuş gibi hissediyordu. Şikâyetçi değildi. Eski ruh halindense bir şeyler hisseden ve güzel görünmeye çalışan Rue onu keyiflendiriyordu.
Odadan çıktığında hızlı adımlarla deltanın odasına doğru ilerlemeye başlamıştı ki koridorda gördüğü kalabalıkla duraksadı. Yaklaşık altı ya da yedi tane alfa toplanmışlardı. Kendinden uzakta oldukları için ne yaptıklarını göremiyordu. Tahminince bir kavga vardı. İçinden bir ses uzaklaşması gerektiğini söylese de normalde hiç olmayan merak duygusu onu ilerlemeye yöneltiyordu.
Adımlarını yavaşlatıp ses çıkarmamaya özen göstererek kalabalığa yaklaştığında artık sesleri net duyabiliyor ve orada neler olduğunu görebiliyordu. İki tane alfa, aralarına aldıkları bir alfayı kollarından tutmuşlardı ve geriye kalan alfalar da karşısında, onu dövüyorlardı. Rue bu görüntü karşısında dehşete düştü. Şu güne kadar ufak tefek tartışmalar elbette ki görmüştü. Fakat bunun ufak bir tartışma olmadığı ilk bakışta bile anlaşılıyordu. Başına dert almayıp bir an önce odasına geri dönmesi gerekiyordu fakat vicdanı onu rahat bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madonna Lily
FantasyDaha fazla bu sessizliğe dayanamayıp deltanın yanına doğru yüzdüğünde aralarındaki mesafeyi en aza indirip tam karşısında durdu. Ayaklarını gölün zeminine bastırdığında aralarındaki boy farkı yüzünden başını yukarı kaldırdı. Delta ise ona yukarıdan...