Keyifli okumalar...
Bir hafta geçmişti. Koca bir hafta. Bu süre boyunca delta ile doğru düzgün konuşamamışlardı. Konuşmayı geçin, kontroller dışında birbirlerini görmemişlerdi bile. Rue, laboratuvar görevlisinin kızgınlık haftası olduğu için onun görevlerini de bir haftalığına devralmıştı ve bu yüzden başını kaşıyacak vakti olmamıştı.
Bu gün ise günlerden cumartesiydi ve bu demek oluyordu ki bütün gün evdeydi. İzin günlerini oldukça çok seviyordu. Evinde doyasıya kendiyle vakit geçirmek onu rahatlatıyor ve ona huzur veriyordu. Şimdi ise en az canı kadar sevdiği evini temizlemesi gerekiyordu. Her ne kadar temizlik yapmaktan pek hoşlanmasa da söz konusu kendi güzel evi olunca ömrünün sonuna kadar temizlik yapabileceğini düşünüyordu.
Hızlıca ayarladığı temizlik eşyalarıyla beraber salona geçip ilk oradan başladı temizlemeye. Kış ayına giriş yapmış olsalar da hava bugünlerde oldukça güzeldi ve o da bu fırsatı kaçırmayıp bütün evin pencerelerini sonuna kadar açmış, içerinin havalanmasını sağlamıştı.
Neredeyse üç saat süren derinlemesine temizliğin ardından kendine hazırladığı yemekle beraber salona geçip televizyonu açtı. En sevdiği ve muhtemelen defalarca kez izlediği dizilerden birini açtıktan sonra yemeğiyle beraber diziyi izlemeye koyuldu.
İlk dakikalar eğlenceli geçiyor olsa da bir süre sonra düşüncelerinin akışı değişmeye başladı. Bir anda bütün düşünceleri deltaya kaydı. Onun yaptığı teklife... Geçirdiği bir hafta oldukça yorucu geçmişti. Bu yüzden de pek fazla vakti olmamıştı düşünmeye. Şimdi ise düşünmek için oldukça fazla vakti vardı ve her ne kadar istemese de artık bir cevap vermesi gerekiyordu.
Rue deltayla şu ana kadar yaşadığı her şeyi birer birer gözünün önünden geçirmeye başladı. Onunla ilk tanışmasından onunla ilk temas edişine ve daha onlarcasını. Her bir anıyı sanki tekrar yaşıyormuş gibi düşündü. İç çekmeden edemedi. Ona kalırsa bu yaşadığı anılar oldukça güzel anılardı. Her biri altın değerinde olan, paha biçilemez şeylerdi. Yine de onu tutan, engelleyen bir şeyler vardı ve Rue bunun ne olduğunu gayet iyi biliyordu. Güven...
Rue, terkedilme korkusuyla büyümüş biriydi. Aldatma ise cabasıydı. Tüm bu korkuların arasında nasıl deltaya güvenebilirdi ki? Evet, deltalar pek tabii eşlerine oldukça sağdık bir türdü. Fakat Rue yine de elle tutulur bir şeyler istiyordu. Sonsuz bir güven istiyordu. Sınırsız bir sadakat ve koşulsuz bir bağlılık istiyordu. Ona göre en önemli şeydi güven.
Düşüncelerinin arasına öyle bir dalmıştı ki telefonuna gelen bildirim sesiyle yerinden sıçramıştı. Hemen yanında duran telefonun aydınlık ekranından kendisine bir mesaj geldiğini gördü. Bu onu şaşırtmıştı. Pek fazla mesaj atanı olmazdı. Yalnızca iş yerindeki birkaç kişi vardı ona mesaj atacak, onlar da çoğu zaman mesaj atmak yerine arardı. Daha fazla sorgulamayı bırakıp telefonun ekran kilidini açtı. Mesaj deltadan gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madonna Lily
FantastikDaha fazla bu sessizliğe dayanamayıp deltanın yanına doğru yüzdüğünde aralarındaki mesafeyi en aza indirip tam karşısında durdu. Ayaklarını gölün zeminine bastırdığında aralarındaki boy farkı yüzünden başını yukarı kaldırdı. Delta ise ona yukarıdan...