0.5

567 71 11
                                    

"Sessiz konuş, uyanacak." Rue duyduğu seslerle gözlerini açtı. Odada delta ve tanımadığı bir adam vardı. Adam ayaktayken delta oturuyordu ve elinde bir sigara vardı. Rue gözlerini ovuşturup neler olduğunu anlamaya çalıştı. Birkaç dakika sonra beyni algılamaya başladığında boğazına kadar çekili olan battaniyeyi gördü. Kaşlarını çattı. Oda yeterince sıcaktı, bir de battaniyeyi kafasına kadar çekip mi uyumuştu? 

"Sakın battaniyeyi çekme üstünden." Tam battaniyeyi üzerinden atacakken konuşan delta ile duraksadı. Bunu onun örttüğünü anlaması gerekirdi. Rue sıcağı sevmezdi. 

"Hiçbir şey umurumda değil. Kızgınlıkta maça çıkmak da nereden çıktı?" Delta tekrar karşısındaki adama dönüp konuşmaya başlamıştı. Sinirli görünüyordu. Kaşları çatık, elindeki sigarasını kıracakmış gibi tutuyordu. 

"Bak, anlamıyorsun. Bu adamlar öyle senin bildiğin adamlara benzemez. Hem parası da çok. Ayrıca maç şimdi değil ki, üç gün sonra. Toparlanmış olursun o zamana kadar." Deltanın karşısındaki adam çok gergin görünüyordu. 

"Asıl sen beni anlamıyorsun. Çıkamam maça falan." Sigarasından derin bir nefes daha çekti. "Maç üç gün sonra diyorsun ama bunun hazırlığı var. Kızgınlığın tam ortasındayken nasıl çalışabilirim?" Kaşları her geçen saniye daha da çatılıyordu. 

"Bak, her türlü desteği salarım. Diğer adam basit bir alfa zaten. Maç göstermelik bir maç olacak. Her türlü kazanacaksın." Adam ısrarcı görünüyordu. Diretmeye devam edecekti. Bu her halinden belliydi. Korktuğu bir şeyler vardı. 

"Her neyse, bunu daha sonra konuşuruz." Delta burnuna hafif hafif gelmeye başlayan zambak kokusuyla adamın söylediklerini algılamayı bırakmıştı. Minik Omega'sı muhtemelen gerilmişti ve bu yüzden de farkında olmadan feromon salgılıyordu. 

"Tamam ama akşam üzeri geleceğim. O zamana kadar iyi düşün." Adam da anlamıştı Omega'nın feromon salgılamaya başladığını. Bu yüzden daha fazla uzatmamaya karar verdi. Hızlı adımlarla odayı terk etti. Delta ile konuşmak adamı oldukça germişti. Biliyordu ki deltayla inatlaşmak, uçuruma emin adımlarla ilerlemek gibiydi. Her an onu öldürebilirdi ve kimse de bir şey diyemezdi. Buna buralarda deltanın adaleti deniyordu. 

Rue adamın odadan çıkışıyla beraber üzerindeki battaniyeyi hemen attı yere. Oda, çalışan klimadan ötürü zaten sıcaktı. Bunalmıştı. Hızla ayağa kalkıp lavaboya ilerledi. Yüzüne buz gibi suyu çarpmak istiyordu. Bir tek buz gibi su onu rahatlatırmış gibi hissediyordu.  

Delta kızın arkasından iç çekerek bakıyordu. Omega'nın üzerinde gördüğü kendi tişörtü onu hiç olmayacak kirli düşüncelere sokuyordu. Asıl korktuğu şey ise kızgınlığın da etkisiyle Omega'ya saldırmaktı. O, iğrenç bir adam değildi. Kızgınlığın arkasına sığınıp istediği her şeyi yapacak biri de değildi. Fakat sorun içindeki kurttu. Omega'sı konusunda oldukça ısrarlıydı. 

Rue yüzüne çarptığı soğuk suyun ferahlığı ile kendine geldikten sonra işlerini halledip banyodan çıkacaktı ki gözü aynadaki yansımasına takıldı. Yansımadan gördüğü bedene baktı. Tişört ona kocaman olmuştu. Yakası omuzlarına kadar açılmış, uzunluğu ise dizlerinin üstüne kadar uzanıyordu. Bu haline göz devirdi. Kötü görünüyordu. 

Lavabodan çıkan Rue dolaba ilerledi. Uyanır uyanmaz su içmeye dikkat ederdi. Bu onun için önemli bir şeydi. Suyunu içtikten sonra adımlarını deltanın oturduğu koltuğa yöneltti. Yanına oturduğunda aklına gece geldi. Yine benzer bir durum söz konusuydu. 

"Kıyafet almam gerekiyor odadan. Benim yerime sen gidebilir misin?" Sorusunu deltaya yönelik sormuştu. Onu göndermezdi aslında fakat üzerinde doğru düzgün bir şey yoktu ve çıkardıklarını tekrar giymek onu üşendirmişti. 

Madonna LilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin