keyifli okumalar.
Kucağında Omega ile odadan çıkan deltanın ardından herkes şaşkınlıkla bakıyordu. Kimse ondan böyle bir hareket beklemiyordu elbette. Az çok Omega'ya karşı olan davranışlarının ve ilgisinin farkındalardı fakat bu kadarından haberdar değillerdi. Omega'yı kızgınlık için kullandığını, daha sonrasında yüzüne bile bakmayacağını düşünüyorlardı. Sonuç olarak deltanın Omegalardan hazzetmediği herkes tarafından bilinirdi. Yerde hala baygın vaziyette uzanan alfa ise deltanın Omega'ya karşı olan ilgisinin ne denli büyük olduğunu gösteren en büyük kanıttı.
Rue önünde durdukları odaya baktığında deltanın odasına geldiklerini anlaması uzun sürmedi. Deltanın elleri onu kucağında taşımakla meşgul olduğu için kapıyı açma işini kendisi üstlenip kapı kolunu aşağı indirdiğinde Delta da olabileceği en hızlı şekilde odaya girip ardından kapıyı kapattı.
Arawn onu kucağından indirmeden beraber koltuğa oturduğunda olduğu yerde yerleşip tek dizine oturdu. Sırtı ise koltuğun koluna dayanmıştı. Yüzünü kaldırıp deltaya baktığında dikkatle kendini izlemekte olduğunu gördü. Gözleri bir saniye olsun yüzünden ayrılmıyordu. Onun bu ilgisi belli etmekten çekinse de hoşuna gidiyordu. Hem de fazlasıyla. Bunun nedeni kadınlık duygusu mu, Omega'sının arsızlığı mı yoksa deltaya karşı hissettiği duygular mıydı, emin olamıyordu. Hepsinin olması ise mümkün gibi görünüyordu.
"Nasıl buldun beni?" Rue her ne kadar az önceki yaşananları tekrar hatırlatıp onu sinirlendirmek istemese de deltayı kapının orada gördüğü ilk andan beri beynini kurcalayan soruları sormak istiyordu. Bağırışlarını mı duymuştu yoksa feromonlarını mı almıştı, merak ediyordu. Sorusu üzerine deltanın vücudunun kasıldığını hissetti. Olanları tekrar hatırladığında sinirleneceğini zaten biliyordu.
"Omegan," Duraksadı. Bir süre gözlerini etrafta gezdirdi. "Nasıl oldu bilmiyorum fakat omegan benimle iletişime geçti. Daha doğrusu kurdumla. Onun sayesinde buldum seni. Ve tabii olanları da onun sayesinde öğrendim." Gözleri tekrar kırmızıya dönmeye başladığı an Rue hafif hafif feromon salgıladı. Sinirlenmesini ya da gerilmesini istemiyordu ve fark ettiği an onu sakinleştirmek için elinde olan en etkili yöntemi değerlendiriyor, feromon salgılıyordu.
"Nasıl, nasıl mümkün olabilir ki böyle bir şey? Beni işaretlemedin. Mühürlü ya da ruh eşi de değiliz." Bir süre düşündü. Aklı ermiyordu. Nasıl olurdu ki böyle bir şey? Üstelik kurdunun deltanın kurdu ile iletişime geçtiğinden kendisinin haberi yoktu. Bunu ondan habersiz yapmıştı. İşler gittikçe tuhaflaşıyordu.
"Bilmiyorum. Bunu o an düşünmeye fırsatım olmadı fakat şuan düşününce bunun mümkün olması imkansız geliyor kulağa. Evet, kurtlarımız birbirine bağlandı fakat ortada mühür yok. Mühür yokken bunun olması imkansız." Rue, deltanın söylediği şeylere onaylarcasına başını salladı. Kendisi de aynı fikirdeydi. Bu durumun karşısındaki kurdun delta olması ile bir ilgisinin olup olamayacağını düşündü. Bunu araştırmak ve bu olayın peşine düşmeyi ise aklının bir köşesine yazdı. Basit ya da geçiştirilecek bir olay değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madonna Lily
FantasiaDaha fazla bu sessizliğe dayanamayıp deltanın yanına doğru yüzdüğünde aralarındaki mesafeyi en aza indirip tam karşısında durdu. Ayaklarını gölün zeminine bastırdığında aralarındaki boy farkı yüzünden başını yukarı kaldırdı. Delta ise ona yukarıdan...