Keyifli okumalar dilerim.
10. Oyunun için de ki zıtlıklar.
Denizin arkasından Ilgın, sonrasında da tartışma içerisinde oldukları belli olan Elif ve Ateş Sancak olduğunu tahmin ettiğim kişi yemekhaneye girdi.
Sesleri yüksek değildi, ama bir şeyler için bir birleriyle kavga ettikleri belliydi.
"Öyleyimdir." Diyerek Denizin söylediğine Alaz karşılık verdi.
"Bu becerilerini eğitimde de görmek istiyorum."
Ilgın yemek almak için irerlediğinde Deniz beklemeden onun yanına geçti ve birlikte yemeklerini aldılar.
Yan yana oturduklarında bir birlerine nasıl baktıklarını fark etmemek hata olurdu.
Gittikçe Alazın karakteristik özelliklerini alıyordum. Yuva buna son ver! Diye kendimi uyardım. Onlar eğitmendi ve özel hayatları beni ilgilendirmezdi.
Elif bıkkınlıkla, "Tamam, anladım. Nereye gidiyorsan git." Omzuna çarparak yemeklere doğru irerledi.
Ateş arkasından sesinin tonunu kaldırarak, "Yeter ulan! Görev bu görev." Dedi. Elifin yanına irerledi.
Ekip onlara bakmamaya dikkat ediyordu. Olayı öğrenmek istiyorduk ama umursadığımızı görürlerse yanımızdan uzaklaşacaklarını biliyorduk.
Elifin önüne geçerek onu durdurdu. "Bunu ben mi istedim?" Kızgın ifadeyle elifin gözlerine bakıyordu.
Deniz en sonunda dayanamamış olacak ki, "Farkındaysanız ekip burada. Özel hayatlarınızı kendinize saklayın." Dedi.
Elif ona döndü. "Ekibi eğitmek için görevlendirildik." Bana döndü. "Öyle değil mi Yuva?"
Evet anlamında başımı salladım.
"Peki neden Ateşi tehlikeye atıyorlar." O gün konuşurken aslında Ateş için endişelendiğini şimdi anlamıştım.
Ilgın ayaklandı."Elif, bu iş tehlikeli bile olsa Ateş en tecrübelimiz." Bana döndü. "Ekibin lideri bile bilgisizken nasıl bu operasyonu yerine getirecekler?"
Benim bilgim olmadığını mı düşünüyordular? Böyle değildi ki.
Korel ayağa kalktı.
"Kendinize gelin isterseniz." Sesinde kızgınlık vardı.
"Eğitmenseniz bize ne." Eliyle Ateşi işaret etti. "Bu tanımadığımız adam bizimle göreve gelecekse siklemiyorum." Ağzından çıkan küfürü umursamadan onlara olan sinirini l
Dile getirmeye devam etti. "Ama bu yüzden Yuvayı aşağılamaya kalkmayın. Haddinize değil."Eğitmenlerin bakışları-özellikle Ilgının- mahçubiyete büründü.
Ateş dışında.
O bakışlarını bana çevirdi. Aşağılayıcı bir tonla, "Ekibine sahip çık." Dedi. Sonrasın da kapıdan çıktı.
Gözlerim Alazla buluştuğunda ilk defa saf nefretini gördüm. Boynunda ki damarları belirginleşmişti.
Bir anlık içimde benim amacımın onlar için de geçerli olduğunu düşündüm. Mümkünmüydü ki? Onlar da bir birimizi korumayı mı istiyordu? İmkansızdı.
"İkibini sihip çik." Meralin yaptığı taklitle ortamda ki soğukluk kısa bir süreliğine kesilmişti. Ta ki Ilgın tabağını sesli bir şekilde itekleyip koşar adımlarla Ateşin arkasından gidene kadar.
Bu neydi? Girdiğimiz oyunun içinde de savaş ilanı mı almıştık? Eğer öyle olsa bile Ateşle savaşmayacaktım.
Elif onların peşinden gitmek ve kalmak arasında duraksadı. Tarafını seçemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolmuşlar.
ActionYaralı ve acıyla dolu geçmişten sıyrılamamış beş kişi bir ekip olmaya zorlanırsa ne olur? Onlar beş kişi ve beş duyguydular, bir bedeni değil bir beyni uluşturan beş kişi acı dolu bir bardakta mutluluk arama çabasıyla bir birlerinin yaralarını nasıl...