18. Yağmur da dans.

11 5 3
                                    

Keyifli okumalar!
______

Arkama bakmamak için direniyordum. Aşk denen şey hepsinden acı gibiydi. Eğer birine herkese baktığın gibi bakarsan yokluğu acıtmazdı, fakat Alaz'a olan hisslerimin farkına varmam  ve şuan yanımda olmaması kalbimde ki yaraları sanki deşiyordu.

Neydim ki zaten ben? Ailesini kaybeden, yılarca yanlız yaşayan biri mi? Ya da kız kız kardeşinin ikizine nefret besleyen biri mi? Peki ya lidermiydim, kendimi bu rollere ait hissedemiyordum.

Birilerine sığınmak keşke şuan ihtiyaç duyduğum şeyler sırasında olmasaydı.

Ayaklarım o gün de titremişti, ben de zaten uzun süre ailemin cesetlerini izlemiştim.

En azından o gün seni kimse varlığıyla umutlandırmamıştı.

Evet, umutlandırılmak. Ben sadece kendime ihtiyaç duyarken kapımı çalmadan hayatıma giren dört kişi ile sığınacak bir yuvam olduğunu zannetmiştim.

Belki de Alaz dışında herkes beni korumaya ve sığınmak için yuva olmaya hazırdı.

Mirel bile kalıplarından ayrılmış ve bana sıcak davranıyordu. Meral artık sırdaşım sayılırdı, Korel ile dert ortağıydım. Sare bile şuan burada, onları tanımamı sağlayan kişiydi.

Peki ya şuan o neydi benim için?

Arkamı dönmüştüm, gururuma karşı çıkıp onu görmek istemiştim. Fakat uzaktan, arkamdan yürüdüğünü fark ettiğimde hiç bir duygu hissedemedim.

Oysa az önce sığınacak bir yuva arayan bendim.

Yüzünde sadece pişmanlık vardı. Bana karşı mıydı, kendinemiydi emin değildim.

Üzerinde sadece kısa kollu tişörtü vardı, donduğuna emindim ama bunu öyle saklıyordu ki.

"Yuva." Dedikten sonra bir kaç adım atarak tam karşımda durdu. "Üzgünüm."

Dolu gözlerim yüzünden ona bakmak istemiyordum, beni böyle görmüş tek biri vardı, ve o da ölmeden önce görmüştü.

Yutkundum. "Neden?" Dedim.

"O gün ve şimdi sana hiç bir şekilde yardımcı olamadığım için." Sesine öfke de bulaşmıştı artık.

Alayla güldüm. "Ne yani? Alt tarafı buradayım demek bu kadar mı zordu?"elimde ki mektup yere düştü. "Mirel, kimseye yaklaşamayan Mirel bile o an çabaladı!" Titreyen sesimin sonu keşke getire bilseydim. "Fakat neden bunu istiyorum ki, az önce ağladığı gördüğün halde sustun." Dedim.

Gitmek istedim, koşmak, kaçmak. Herkesten ve herşeyden gitmek istedim. Ama yapamadım.

Yüzümü çevirerek yürümek istediğimde elleri bana dolandı. Sıkı sıkıya, sanki düşündüğümü duymuş gibi sarılıyordu.

Ve bu çok iyi bir hissiyat veriyodu, ismimin anlamı bu kumral adamdaymış gibi hissettiriyordu.

Tereddütle ellerini çektiğinde, "Bir şey söylemem bir işe yarayacakmıydı? Sadece burada bulunmam yetmiyor mu?" Demişti. Yetiyordu.

"Varlığın, yetiyor."

Benden önce davranarak ellerimden düşmüş mektubu bana uzattı.

İrisleri bana bakmazken şuan hiç bakışmayı bırakmayacak gibiydi.

Ellerinden hızla mektubu çekip aldığımda kırgınlığımın hala geçmediğini anlamıştım.

Oysa ben sadece liderleriydim. Alaz için ne önemim ola bilirdi ki ona böyle kırgınlıkla baka biliyordum? Şunu kesmeliydim. Her kesin değerlisi olamazdım.

Kaybolmuşlar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin