17. Mektupda ki gelecek.

5 3 0
                                    

Keyifli okumalar!

______

Bu yaşadıklarımdan önce de normal bir yaşantım yoktu. Ailem öldürülmüştü ve bunun sadece onları seçen bir katil tarafından yapıldığını düşünmüyordum.

Hem bu olsaydı o gece beni de arardı, benim saklandığımı anlardı.

Amacı neydi peki? Ablamın ve Babamın ölümümüydü tüm planı?

Peki ya annem, onun neden sonunu getirmişti? Eğer ailemizi öldürmek isteseydi orada beni de bıçaklardı, artık biliyordum.

O gördüğüm mektubu geç olmadan almalı ve okumalıydım. Bunun için bekleyemezdim.

Dolabımı açarak üzerimi değiştirmek için bir kaç kıyafet aldım. Hızlıca üzerime geçirdikten sonra merdivenlerden inerek çıkış kapısına yöneldim.

Kameralar çekiyordu ancak kaçmayacağımdan emin olan bir Sare vardı.

Yürümeyi tercih etmiştim, belki peşime biri düşerse bu sefer kurtulurdum.

Bir kaç dakika sonra eski mahallemize varmıştım. Eski ve bir o kadar da anılarla doluydu.

Annemin pastanesi bir kaç adım sonra tam karşımdaydı.

Beklemediğim bir şeyle karşılaşmıştım, içeride bir adam vardı. Yüzü tamamen kapalıydı, siyah giyimliydi.

Boyu epey uzun duruyordu. Beni fark etti mi bilmiyorum ama şuan bu olursa kaçmak için yeteri kadar şansım olduğunu düşünmüyordum. Sonuçta ailemin evine ve buraya gelecek tek kişi bendim.

Adımlarımı daha da hzılandırarak evimizin olduğu apartmana yöneldim.

Gıcırdayan kapıyı umursamadan bu sefer açık bıraktım. Merdivenlerden yukarıya çıkarak evimin önüne gelmiştim.

Gözlerim tekrardan doluyordu. Her geldiğimde, her hatırladığım da kendimde değilmişim gibi ruhum kayboluyordu.

Ama ben güçlüydüm, değil mi? Dayanırdım. Yoksa neden ölü bir ailenin hayatta bırakılan tek kızı olarak beni yaşatmışlardı.

Ablam ola bilirdi, belki annem, onun hiç bir şeyden haberi yoktu. O yaşasa ben bu kadar acı çekmezdim, o da bu kadar fazla anıyı hayatında tutmazdı.

Katilimin bir niyeti mi vardı? Bunu o mektupta yazmış ola bilirmiydi?

Okumam, öğrenmem gerekiyordu.

Aklıma gelen binlerce senaryonun sesini susturamadan aynanın önüne dikildim.

Yansımam benim kendimde olanı fark etmeme neden olmuştu. Ben belki de Meral kadar herkesten nefret kazansam böyle güler yüzlü olamazdım. Korel gibi kendimi koruyamazken başkasını koruma çabasına giremezdim. Mirel gibi intikam ve nefret ateşini içimde tutamazdım. Alaz gibi kardeşimin varlığı ve yokluğundan emin olamazken herşeyi halletmeye çalışamazdım.

Ama ben kendine Yuva olmuş, yıllarca birini hiç bir iz bulamadan aramaış vazgeçmemiş biriydim. Kendimde umut denen şeyi çokça görüyordum. Kahferengi gözlerim donuktu. O kadar emindim ki o gece bıçağı elime alırken, hatta ağlarken bile böyle baktığıma.

Aynaya vurduğum yumrukla kanım sel gibi akmaya başlamıştı. Elim ağrıyordu ama bu hiç bir acıyla kıyaslanamayacak  kadar küçüktü.

Ve sonunda yapbozumun bir parçasını bulmuştum. Hafif kana bulanmış ve yıpranmış bir kağıttı.

Üstün de 'Ablandan sana, Camile.' Yazıyordu.

Yere yığılarak açmıştım kağıdı.

Bunu ne zaman okuyorsun, yanında kim var, inan bilmiyorum. Tek bildiğim o an ne kadar istesemde yanında olamadığım.
Her gün mektuplar alıyorum Camile, sen anlama diye güler yüzle açıyorum. Fakat itiraf etmeliyim çünki onlar tehtid mektupları.
Gerçek kardeşin değilmişim ben, bunu öğrendiğim de inan senin kadar acı çektim kardeşim. Ailem beni yetimhaneden almışlar, sonrasında her ne olduysa kaçmışlar.
Garip olanı şu ki bir kardeşimiz daha varmış güzelim. İsmini bilmiyorum ama kardeşimizin ailesi bizim kadar iyi değiller.

Kaybolmuşlar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin