Karanlık bir orman, sihirli bir fanus..
Işıltılı nehir ve kadim toprak..
İhtiyar ağaçlar arasında cılız fidanlar..
Mora çalan gökyüzü ve aşık yapraklar..
Yalnızım Ivo..
Eskiyen kulübe camından izliyorum karanlığı..
Sönmeye yüz tutmuş mumlar..
Üzerine basıldıkça çığlık atan tahtalar..
Şöminenin ateşi soğumaya yüz tuttu..
Çatının samanları dökülüyor artık..
Duvarlar is olmuş..
Ağların motifi gölgelerle dans ediyor..
Dışarıda huzursuz bir rüzgâr..
Yalnızım Ivo..
Çala kalem yazıyorum, silinmeye yüz tutmuş hatıralarım..
Oysa hafızama en çok seni kazıdım...
Yine bir damla düştü saman kağıdına..
Dağılan mürekkep de ağladı satırlara..
Dayanamıyorum bazen bu anlamsız anlara...
Şimdi içimdekileri tüm ormana dökme vakti...
Gel ve al emanetini..
Saçlarımı da kurban ettim madem sana..
Kesip kurtar hediyeni...
Huzursuz bir şarkı...
Karanlık bir kalp..
Tahammülü kalmayan acılar...
Deliliğin sınırında gezen bir akıl var...
Ateşe katılmak için atılıyor çıralar...
Yalnız değilim Ivo...!!!
Hoşçakal...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEY'DEN GELENLER
PoetryRuhun içinde bir çiçek varmış. Her sene bir tohum biter yapraklarını göğe uzatırmış. Senenin sonunda toprağa düşer ve bir masal başlarmış. Yeniden yeniden ve yeniden...