7.bölüm

12.3K 337 91
                                    

🤲🏾
Bölümün duası ;
Allah hepimizi Mirza ve Enes gibi erkolardan korusun🤲🏼 amin🙏🏻

Ütü yapmaktan ağrıyan kolumu ovuşturarak, merdivenlerden indim. Bir duş alsam iyi olurdu ama halim kalmamıştı, erteleyebilirdim.
Merdivenlerden direkt salona geçtiğimde boydan camlardan bahçeye baktım. Ev konum olarak yüksekte olduğundan, hala karlar oldukça çoktu. Bahçe kenarlarında olan çam ağaçlarının dallarındaki karlar beni gülümsetmişti. Bu hep böyledi. Kış hep benim içimi ısıtmıştı, düşüncesi bile.

Sehpa üzerindeki iPad i alıp kış bahçesine geçtim. Komple cam olduğu için dışarıda gibi hissediyordum. Evin kalanının aksine burası beyaz ve krem tonlarında dizayn edilmişti. Dışarısıyla şu an oldukça uyumluydu. Üzerimdeki incili gri yüz hırkayı çıkarıp omuzlarıma doğru attım. İçerisi sıcaktı. Elimdeki iPad e baktım. Mirza'nın huyuna gitmek için dediğini yapıp kıyafet siparişleri verdim.

...

Tekrardan yukarı cıkacakken kapı çaldı. Açsam mı açmasam mı diye düşünürken ikinciye çalmasıyla açmaya karar verdim. Yanındaki camdan mirza olduğunu gördüm. Kapıyı açtım. Beni görünce şaşırdı. Evde iki kişiydik sonuçta kimi bekliyordu ki.

"Hoşgeldin."

Ondan bu zamana kadar hiç görmediğim insanın içini ısıtan şekilde bana gülümsedi.

"Hoşbulduk. Geç sen içeri, üşüme. Ben çocuklarla konuşucam."

Ona kafamı sallayıp içeri geçtim. Salondaki televizyonu açtım. Onunlayken gergin hissediyordum, bari evde ses olsun. Masa hazırdı. Sadece yemeklerin tabaklarımıza alınması kalmıştı. Kanalları gezerken, haberlerde kaldım. Televizyon dizilerini pek izlemezdim. Ayakta durmuş elimde kumanda televizyona bakıyordum. Aklım Mirzadaydı. Adım sesleri duyduğumda ister istemez kaşlarım çatıldı. Eve ayakkabıyla giriyordu.

"Ne yapıyorsun?"

"Hiç kanalları geziyorum öyle de. Eve ayakkabıyla girmeyi bırakırmısın? Ben çok rahatsız oluyorum."

Kaşlarını yukarı kaldırıp bana baktı. Ben nasıl olsa buradan gidicektim. Bari benden güzel bir alışkanlık edinsin.

"Ben halı sevmiyorum. Ondan ayakkabıyla gezi-"

"Ben de pis ev sevmiyorum. Halı sevmiyorsan kilim tarzı şeyler ya da sahte post alırız. Yine de ayakkabı dersen ev terliği giyebilirsin."

Söylediklerimle şaşırırken, ben de kendime şaşırmıştım. Ama hiç taviz vermeden kafamı tekrar televizyona çevirdim. Tepkisinden korkuyordum. İlk defa ona dik dik bakıp konuşmuştum. Heyecanımı belli etmeyip televizyonu izliyormuş gibi yapıyordum. Boğazını temizledi.

"Öyle diyorsan, öyle olsun."

Kendi kendimi tebrik ettim. Hiç ona bakmadım. Kulağıma sesler geliyordu. Yukarı çıktığından emin olduktan sonra kafamı çevirdim. Yerde gördüğüm bir çift ayakkabıyla gülümsedim. Bu durumda sözümü dinlemesi ister istemez komiğime gitmişti.

Yemeğimizi yemiş salonda oturuyorduk. Her zaman olduğu gibi Mirza telefon görüşmeleri yapıyodu. Ben de televizyona falan bakıyodum. Kendimi tutamayıp ofladım. Gündüz sağolsun bir sürü işim olduğundan sıkılmaya vakit bulamamıştım ama şimdi o varken patlıcaktım. Saat 9du. Sanki gece yarısı gibi geliyordu bana. Ben ofladığımda kulağında telefon bana ters bir bakış atmıştı. Kalkıp kış bahçesine gittim. iPad burdaydı ama elime bile almadım.

İçimi tekrardan bundan sonra neler olacak sıkıntısı kaplamıştı. Bacaklarımı kendime çekip dizlerime kafamı koydum. Dışarıyı izledim. Bahçedeki ışıklarla çam ağaçları daha düzel gözüküyordu ama ben olsam yılbaşı ağacı gibi süslerdim. Yılbaşına da üç gün kalmıştı. Üniversiteye geldiğimden beri arkadaşlarımla mini partiler vererek kutlardık. Ama bu yıl diğerlerinden farklı olacağı kesindi.

NÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin