22.bölüm

6.3K 317 98
                                    


Bahar gelmişti, ağaçlar yavaştan çiçek açıyordu. Zamansız ısınan havayı yabancılamıştım. Ben kış insanıydım ama güneşi çok severdim. Ev bakarken bile en dikkat ettiğim şey buydu, akşam güneşi alması. Öğrenci evimi bu yüzden çok seviyordum. Minik içi güneşin sıcacık ışıkları içerisinde bütün gün bulunduran bir evdi. Şimdi yaşadığım ev ise müstakil olduğu içindört yanından ışık alıyordu ama yine de soğuktu. Hissiyat olarak, alıştığım düzenden farklı olduğundandır belki.

Ders sırasında düşündüğüm şeylere bak. Dersten mi kaçıyordum yoksa? Ne yalan söyleyim sıkılmıştım. Pratik derslerimizi seviyordum, sözel dersler canımı sıkıyordu. Hocanın dersi bitirmesiyle kafamı pencereden çevirdim. Herkes bunu bekliyormuş gibi sınıftan cıkmaya başladı. Bense amfide oturmaya devam ettim.

Telefonumu çıkarttığım da Mirza'dan herhangi bir ses var mı diye baktım. Yoktu. Dün akşam olanlardan sonra hiç konuşmamıştık, sadece uyumadan bir kaç kez kafamdan öpüp beni sevdiğini söylemişti. Fakat anlamadığı şuydu, sorun beni sevmesi değil hayatıydı.

Beklentiyle baktığım telefonu elim boş çıkmanın hüznüyle sesini yine de açarak çantama attım. Sınıf iyice boşalmıştı, başka dersim olmadığından okuldan gidebilirdim.

"Nare?"

Koridorda ilerlerken duyduğum tanıdık sesle arkamı döndüm, Eda'ydı seslenen. 32 diş gülümseyerek ona doğru gittim ve sıkıca sarıldım. Onunla görüşmek için ne fırsatım olmuştu ne imkanım.

"Nerdesin kızım sen? Ama dur dur böyle ayaküstü olmaz vaktin var mı oturalım biraz?"

Kollarımı ondan ayırıp, "tabiki var, hadi bizim kahveciye gidelim. Neler oldu bir bilsen Eda.." diyerek koluna girdim. Kampüsün dışarısında az ilerisindeydi kafe. Arabam okulun otoparkı daydı.

"Ama önce otoparka. Kankanın arabasıyla bir tur atarsın artık " gülerek söylediğim şeylere Eda şok olmuş vaziyette dinledi.

"Araba mı ? Ne ne ne? Kızım biz en son seninle bir paket sigara pahalı diye ortak paket alıyoduk ne ara bu evreye geldin sen?"

Kahkaha attım.

"Ay sonuna doğru da sarma tütün alıyoduk"

O da kahkaha attı.

"Boğazlarımız ağrıyordu iki gün, yine de içiyoduk."

Konuşmaya devam ettikçe gülmemiz de devam etti. Etrafımızda yürüyenlerin bile dikkatini çekmiştik. Özlemiştim.

Arabanın yanına geldiğimizde Edaya arabaya binmesini benim mirzayla konuşmam gerektiğini söyleyip Mirzayı aramıştım. Aramız daha da kötü olsun istemediğimden haber verecektim.

Kolumdaki saate göz ucuyla baktım 15.00a geliyordu.

"Efendim güzelim?"

"Alo? Müsait miydin?"

Onu sesi de benim sesim de ılımlıydı.

"Müsaitim güzelim, söyle?"

"Ben şimdi dersten çıktım da Eda ile karşılaştık. Beraber kahve içmeye gidiyoruz, kampüsün oralarda olacağım yine."

bir süre sessizlik olmuştu.

"Alo Mirza? Orada mısın?"

"Nerden çıktı şimdi bu?"

Pekala, gerçekten zor biriydi. Cevap vermedim.

"Gittiğin gibi konum at. Bir daha da-"

"Bir daha da ne ? Arkadaşlarım kahve içmeye gitmeyeyim mi?"

NÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin