12.bölüm

11.8K 372 44
                                    


Çuk kısa Buse'nin neler yaşadığını vaktim varken hemen yazıp paylaşıyorum. Bölüm sonundaki nota da bakmanızı rica ederek🫵🏼🫶🏻🫀

Tek bir şey istiyordum, kendi hayatımı kendi kararlarım çerçevesinde yaşamak. Kimsenin karışamadığı sınırlarım içerisinde. Üniversiteye geçtiğimde işte demiştim, sonunda o hayatı yaşayabileceğim. Sonuçta ailemden kopup bambaşka bir şehirdeydim artık. Öyle de olmuştu. Kendimi gerçekten özgür hissettiğim, nefes alabildiğim o bireysellik artık bendeydi.. Mirza ile tanışana kadar.

Beynimden geçen saliselik düşüncelerin ardından, bulunduğum konuma tekrar geri döndüm.

Mirza'nın öpüşü gittikçe sertleşirken, bunun benim çırpınmalarımla doğru orantıda olduğunu biliyordum. Kendimi ne kadar geri öekmeye çalışsam o kadar tutuşunu ve dudaklarının baskısını arttırıyordu. Bir savaşın içine girmiştik sanki.

Normal şartlarda asla ama asla yapmayacağım bir şey geldi aklıma. İçim acısa da kendim için Aras'ın canını azıcıkta olsa acıttım. O ağlarsa beni bırakırdı.

Tahmin ettiğim gibi de oldu. Ben çırpınmayı bırakmış, Aras ağlamaya başlamıştı. Mirza yavaşça beni özgür bıraktı.

Kucağımdaki Aras ile ayağa kalktım. Mirza sarhoş gibi bakıyordu bana. Beni öpmek bu kadar etkilemişmiydi onu.

Yaşadığım şok ve sinirle karışık Arad'ı kısa bir an için koltuğa bıraktım ve Mirza'ya bütün gücümle tokat attım. Neler olabileceğini göze alarak

Bunun düşüncesi bile beni korkuturken umursamadım. Benden izinsiz hiç kimse bana dokunamazdı.

Tokadımla kendine gelirken, alelacele Aras'a dönüp kucağıma aldım. Koşar adımlarla merdiveni aşıp Aras'ın odasına girdim. Umarım bir süre yanıma uğramazdı. Çünkü ben ne hissedeceğimi şaşırmıştım.

***

Buse'den

Belime sarılan kollarla irkildim. Evde sadece Enes ve ben olduğumuzdan kim olduğunu tahmin etmesi zor değildi. İçimden ona bir küfür savursam da dışımdan kollarını çekmeye çalıştım.

"Kaşınma"

Umrumda bile değildi. Tekrar pis ellerinden kurtulmak için çabaladım. O ise elini omuzlarıma koyup beni kendine çevirdi. Bu sefer de elleri belimdeydi. Yüzüne bakmadım göğsüne bakıyordum. O da büyük ihtimalle benim solgun yüzümü inceliyordu.

"Bırak" burnumdan soluyarak konuşmuştum.

"Bırak mı?" Kısaca o sinir bozucu gülüşü kulaklarımı doldurdu. "Ben seni ne zaman bıraktım Buse?"

Dalga geçiyordu. Bu herif bundan zevk alıyordu resmen. Yine de ona bakmadım. Kafasını boynuma doğru götürüp derin bir nefes aldı. Keşke tam şuan kesilseydi nefesi. Önceden sevdiğim bu adamdan şuan da nefret etmeye çalışmam kalbime ağırlık yapıyordu.

Onu o barda gördüğüm ilk gün, beni eve bırakması, numaramı aldığında sabaha kadar konuşmamız, istediğim herşeyi, benim bin yıl çalışsam dahi alamayacağım-sahip olmayacağım her şeyi ayaklarımın önüne sermesi... ve sonra ihtiyaç adı altında tam bir aşağılık olarak benimle flörtken başka birileriyle yatıp kalkması. Burda bitseydi keşke hikayemiz. Aldatıldığımı öğrendikten sonra onu her yerden engellediğim zaman bana kafayı takmayıp defolup gitseydi hayatımdan. Keşke bu dağın görünmeyen kısmı hep öyle kalsaydı. Ama böyle olmamıştı. Şuanda da olduğu gibi beni bırakmamıştı.

"Umarım o kafan beni düşündüğü için böyle meşgul gözüküyordur."

Onu iteklerken tekrar konuştum;

NÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin