mahalle kurgusu...
Ailesini trajik bir kaza sonucu kaybeden Leyla Amber Muna, bütün anıları, anılarında yer alan insanları ve aşkını geride bırakarak doğup büyüdüğü mahalleyi terk eder. Aradan geçen yaklaşık dört yılın ardından geçmişiyle yüzleşmeye...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Yıllar birer birer eskiyerek değiştiler. Oysa bir zamanlar çocuk gibi mahsun ve gençtiler."
Mevsimleri yaşantıma benzetirim. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış diye sıralayarak dillendiririz direkt. İlkbahar benim çocukluğumdu. Çiçeklerin açıp güzelleştirdiği gibi bende yaşama olan sevgimle güzelleştirmiştim dışarıya açılan penceremi. Hep açıktı o pencere. Her şeyin en iyisi olduğunu ve kötülüğün olmadığını düşündürürdü zihnimde açan çiçeklerin mest edici kokusu.
Hayatımın yaz ayında tüm hisleri tatmıştım. Sevgi ve bağlılığın verdiği o sıcacık his kanımla birlikte akmıştı damarlarımda. Aşklarım oldu acısında kavrulduğum, tatlısında ferahladığım. Güneşin altında tuzlu suyun rüzgar yoluyla ferahlattığı gibi, ciğerlerimi bir bebeğin yeni doğuşuyla oksijeni hissetmesini ardından mutluluk gözyaşları dökesiye ağlatmıştı beni.
Sonra yaz bitti, sonbaharı davet etti hayatım bu yaşıma. Yaprakların ağacı süzülerek terkettiği gibi terketti beni anılarım, tüm güzel hislerim, yaşama sevincim... Kara bulutlar toplandı yeşillerimin üzerine, yağdı yağmurum, gönlümdeki kuraklığımı gideremedi yine de. Kafamın içerisinde gök gürültülü sağanaklar yerini aldı. Sesimi duyurmadı o hengamede.
Kışım... Hissizlik don tutmuş gibi sardı her yanı. Yollarımın tuttuğu buz yüzünden kayıyor hayatım. Sert düşüşler yaşıyor ruhum. Çok yara almış kırıklarda dolu kalbim. Ben hala ayağa kalkıp yürümeye devam ediyorum. Bir döngü mü olacak hayatımda tekrar ilkbaharı mı yaşayacağım? Yoksa bu yolun sonunda kıyametimi mi bulacağım?
Dalgın bakışlarım oturma odasının koltuklarının ortasındaki cam masa üzerinde iken ortamda dönen sohbetten birhaberdim. Mahalle yemeği bitmiş, etraf toparlandıktan sonra birkaç aile hariç herkes geç saatten dolayı evlerine çekilmişti. Asuman teyzelerin evinde şu an büyük bir kalabalık vardı.
Cansu, abisi Serkan, annesi Melek teyze, babası Hüseyin amca, Kübra'nın abileri Furkan ile Yavuz, anneleri Handan teyze ve babaları Ozan amcada vardı fakat kendisi gelmemiş arkadaşları ile parka gitmişti. Asuman teyze, Haluk amca, Boran, Nazlı, beni oğluna almak isteyen ve sürekli bakışları karşısında gerildiğim Feriha teyze, oğlu Caner ve maalesef Onur ve eşide buradaydı.
Onu bunca zaman sonra ilk kez gördükten sonra hiçbir şey hissetmediğimden aslında rahatsız olmayacağımı düşünmüş sıkıntı etmemiştim. Fakat şimdi oldukça rahatsızdım. Bunun sebebi ise asla kaçırmadığı bakışlarının hedefi olmamdı. Hayır sebep aslında bu değildi. Asıl sebebi, Onur'un bakışlarının sürekli bende olduğunun farkında olan eşi Zeynep'ti. Yanlış anlaşılmasından korkmamın sebebi onunla ilgili herhangi bir olayda adımın anılmasını istemememden kaynaklanıyordu.