10. Bölüm Ruh Tarafından Terk Edilmiş Beden

203 13 4
                                    

Oy ve yorum aşkolarrr❤️ Kusura bakmayın beklettiğim için. İş dolayısıyla fırsat bulamadım. Daha sık atabilmek için oldukça çaba sarf edeceğim. Umarım bölümü beğenirsiniz.💚💚💚

Keyifli okumalar dilerim...

10. Bölüm

"Bu kafes, ruhumun gücünü sömürüyor. Bu dünya, bedenimi eskitiyor."

Sabah yeni güne uyandığınızda pencereden sızan güneş ışığı ile beraber ilk ne gözlerinizin önüne geliyor? Yarı ölü halinizden sıyrılıp kalbinizin yaşamla atmasını sağlayan o duygu tam olarak ne? Sevinç, yorgunluk, hissizlik, kaygı, üzüntü, öfke... 'Neden yaşıyorum' diye sorguluyor musunuz? Bu hayattaki yaratılış amacınızın tam olarak ne üzerine olduğu hakkındaki sorgularınız size bir anlam kazandırdı mı? Yoksa hala belirsizliklerin pençe izi ruhunuzu yaralamaya devam mı ediyor?

Bora'nın çatık kaşları altında sorgular bir şekilde bana bakması ve bir şey söylemek için aralanan dudakları kapının çalınması ve ardından açılması ile bölünmüştü.

"Girebilir miyim?"

Duyduğum ses ile yutkunarak bakışlarımı kapıya çevirdim. Bu ses bana kabusumu hatırlatmıştı. Gözlerim yaşarırken kapıda mahcup bir şekilde bana bakan yüzle geçmişe gittim. Aynı korku bedenimi esiri ederken boğazıma bir yumru takıldı. Burnumun ucu da aynı anda sızlayınca yanaklarımdan akan ilk damla çeneme ulaştı. Oradan içimde ölen küçük kızın toprağına aktı. Yorgun kalbim, aynı kendisi gibi yorgun beden ile karşılaşınca eski işlevi yerine tekrar gelmiş hızla kan pompalamaya başlamıştı.

"Beni neden duymuyorsun? İkimizi de mahvedecek, lütfen duy beni!"

"Kaç oradan, duy beni!"

"Sana seslendim, neden beni duymadın? Benimde kalbimde kırıklar var, seninki gibi. Neden hissetmedin?"

Daha önce böylesine bir şaşkınlık içerisinde olmamıştım. O lanet gün gördüğüm kabus, bana bir şeyler anlatmaya çalışmıştı. Fakat ben anlamamıştım. Bu şaşkınlığın üzerine korku serildi. Gözlerim kapıda dikilen iki polisin önünde bakışlarını benden ayırmayan Zeynep'in bedenini süzdü. Göz altları çökmüştü. Mor halkalar ağlamaktan kızarmış gözlerini sararken omuzları ağır bir yük sırtlamışççasına düşüktü. Vücudumu süzdüğünde gördüğü manzara kendisini kötü hissetmesine sebep olmuş olacak ki tekrar ağlamaya başlamış akan rimelinin iz bıraktığı yolu sulamaya başlamıştı. Yanımdakileri göremesem de kapıda içeri girmek için onay bekleyen Zeynep'i görünce tedirgince hareketlendiklerini hissetmiştim.

Dilim tutulmuş gibiydi, dudaklarımı aralayıp cevap verecektim ki sesimi bulamayınca başımı sallamakla yetindim. Zeynep ardındaki polisler ile birlikte çekingen adımlarla odaya girdi. Bakışlarını benden ayırmadan yanıma kadar geldi yavaş adımlarla. Boran kucağımdaki tepsiyi alarak yanımdan kalkıp kenara çekildiğinde yine de tereddütte olduğunu hissedebiliyordum.

"Geçmiş olsun," diye fısıldadı. Muhtemelen ağlamaktan sesi kısılmıştı. Çünkü çok pürüzlü çıkmıştı sesi. Gözlerimi gözlerinden ayırmayarak,
"Geçmeyecek," dedim.

Suç işlemiş bir çocuk gibi başını eğerek bir süre bekledi.
"Üzgünüm."
Cevap vermedim, yüzüne bakmaya devam ettim. Hissedebiliyordum büyük bir vicdan azabı çekiyordu. Bana karşı her zaman sert olan tavrından eser yoktu.

Duyduk ki Adın Leyla/SAĞANAK MAHALLESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin