Out Of This World'deki Evie'nin yaptığı gibi gözümün önünde şıklatılan parmaklar ile zaman tekrar akmaya başladı.
"Ee birşey demeyecek misin?" dediğini duydum ama ne diyecektim, ben bir salağım ve seni dinlemek yerine süzüyordum tek kelime bile duymadım mı yoksa evet tüm dediklerini soluksuz dinledim mi? Ya çok farklı şeyler istiyorsa, ya istediklerinin tam tersini yapar onu sinirlendirie ve kanımı emmesine sebep olursam. Tabi vampirse kan emme kurt adamsa kafamı da koparabilir. Hala kafamda kendimle savaşırken Evie'den bozma Yiğit tekrar ilgimi çekmeye çalışıyordu.
Yenilgiyi kabul ettim, işaret parmaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi yerdeki fayanslara dikip "aaaaa şeeeyyy ben seni dinlerkeenn galibaaa" demeye çalıştım.
Yiğit yardımıma koştu " dinlemediğini anlamak çok zor olmadı merak etme, neden sürekli dalıp dalıp gidiyorsun, bir sorunun mu var?" diye sordu.
Ben eşcinselim, babamın işyerinden bir arkadaşına bakıp iç çekerken ailem ibne olduğumu anladı ve hayatı bana zindan ettiler mi demeliydim? Kendimi bu kadar erken açıklamak için çok mu erkendi, ya homofobik bir vampirse, ya beni evden attırır ve okuluma dedikodumu yayarsa? Kafatasımın içinde binbir tane tilki savaş halindeydi.
"Ailevi problemler" deyip geçiştirdim.
Yiğit merakla bana baktı fakat ısrar etmedi, "o zaman tekrarlıyorum lütfen bu sefer dinler misin? " dedi avuç içlerini birbirine yaslayarak.
"Salon ve mutfakta dağınıklık olmaması, misafir davet edilirken birbirimize danışmamız ve evde olamayacaksak haber vermemiz benim ricam" dedi ve hemen arkasından "Sevgilin var mı?" diye sordu. Aklımı peynir ekmekle yemiş olmalıydım ki "yok, maalesef yakında da olacak gibi değil" dedim.
"Beğendiğim herkes mi het...." dedim ve duraksadım. "Het.. het.. ımmmm heterodoks olur yaaa.." diye kelimeleri uzata uzata rezil oldum.
Yiğit'te durur mu "Dinine çok bağlısın galiba bu yüzden mi çok önemli karşı tarafın dinine karşı gelmemesi"derken gözleri parmağımdaki yüzüklere ve vücudumda görebildiği yerlerde olan dövmelerime kaydı. "Aaa o mu demekmiş ben yanlış biliyormuşum, bak sen şu işe" diyerek iyice saçmalayıp pes ettim.
"Neyse işte aşk hayatım pek parlak değil" derken, Yiğit zihnimi okuyormuşcasına gülüp eğleniyordu.
O anda çalan kapı zili ile hemen ayaklandım, sanki beklediğim biri varmış gibi koşarak kapıya ulaşmıştım. Kapıyı açarken serçe parmağımı kapının kenarına vurduğum için atmam gereken çığlığı içime doğru atıp, karşıladığım ve kim olduğunu asla bilmediğim kıza doğru bir küfür savurdum.
Arkamdan gelen Yiğit ve kız aynı anda höstt.. derken, zıplayarak tutmaya çalıştığım serçe parmağımı gördüklerinde yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu anlamışlardı. Yani umarım anlamışlardır diye düşünürken özür diledim.
"Çok çok özür dilerim, küfürümün sahibi kapıydı, yanii nasıl kapı olabilir serçe parmağımdı, yanii neyse kusura bakma sana söylemedim birden canım acıyınca..." dur dedim beynime sıçtın sıvama dur artık!
O anda karşımda dar siyah kotu ve aynı renk gömleği içinde güzeller güzeli bir kız olduğunu farkettim, doğrudan Yiğit'e bakıp gülüyordu. Yiğit, kız, gülmek... Rezil oldum hem de yakışıklılık timsali hetero olan ev arkadaşım ve sevgili kız arkadaşına.
Kız birden " Yiğiiiiittt, çok tatlı bu. Levent değil mi" derken birden bana döndü.
Verebileceğim cevaplardan korktuğum için kafamı sallamakla yetindim. Yiğit hemen bana dönüp "Levent bu da sana bahsettiğim iki dostumdan ilki Aslı" dedi ve elimi uzattım. Aslı sanki uzun bir yolculuğa çıkmışım da aralarına tekrar dönmüşüm gibi rahatlıkla hemen bana sarıldı ve memnun oldum Levent" dedi Yiğit'e göz kırparken. Yiğit'in kızaran kulaklarını gördüm, neden sinirlendi ki acaba diye düşünürken ayrıldık.
Yiğit, Aslı'yı odasına sürüklerken bir yandan da bana bağırıyordu "Leveennt, birazdan Hilmi'de gelir, kapıyı sen açar mısın? Bizim ufak bir işimiz var da!"
İçimden küfürler ederken çok ses çıkarmasalar bari diye söyleniyordum. İlk günümdü bu benim. O arada kapı tekrar çaldı ve aniden kapıyı açınca bekleyen kişi birden irkildi.
"Hilmi?" dedim, "evet ama siz kimsiniz?" diyen çocuk beni baştan aşağı iyice süzdü. İçeriye geçmesi için kapıdan uzaklaşırken "Levent ben" dedim, elimi sıkmak için bana yaklaştı. Gözleri yakası açık kalan t-shirtümden görünen köprücük kemiğime kaydı.
Yılan dövmemden ayırmadığı gözlerinin an be an karardığına şahit oldum. Kıpırdamadan beklerken Yiğit yanımıza geldi. Bir bana bir de Hilmi'ye bakarken, gergin bir sesle "Hilmi gelsene!" dediğini duydum. Giderken fısıltıyla "napiyorsun oğlum kafanı mı kırayım illa, bu gelen benim demedik mi?" dediğini duydum.
Ne demek bu gelen benim, ne demeye çalıştı bu gelen ben miydim neden Yiğit'indim? Hiçbir şey anlamadan düşünceler içinde odama yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım (bxb)
RomanceAilesinin zorbalığından kaçan Levent Öğretmen ve başına gelen olağan dışı olayların hikayesi...