~25~

91 3 0
                                    

Aslı

Saatlerdir Yiğit'e planımı anlatmaya çalışıyordum. Yiğit umurumda bile değildi, ama onu yanimda tutarsam ya Levent'i kendine aşık ederdi ya da Hilmi'nin damarına basıp onu sinirlendirir ve Levent'in ondan uzaklaşmasını sağlardı. En azından ben böyle düşünüyordum. O'nun üzerinden elimi eteğimi çekemezdim.

"Yiğit iyi misin sen?" dediğimde garip bir ifadeyle suratıma bakıyordu. "Yiğit!" deyip omzundan tutup sarstım, madde bağımlıları gibi davranıyordu. Hep mi böyleydi de ben Hilmi yüzünden anlayamadım yoksa bu aralar birşey mi oldu bu çocuğa diye düşüncelere dalmışken Yiğit birden bağırdı.

"Ne demek Asu denilen bir kadın Levent'i ayartacak", bu çocuk aşık olunca iyice salaklaştı mı, yoksa hep mi böyleydi? İç sesime göz  devirip tekrar ettim.

"Yiğit canım arkadaşım tekrar anlatıyorum. Levent'in fotoğraflarını çekip Hilmi'nin ondan iğrenmesini sağlamak amacımız"

"Peki Hilmi çok sinirlenir ve gücünü Levent'in üstünde kullanmayı denerse ya da daha garibi zihnini okumaya çalışmaz mı? Ya anlarsa bizim yaptırdığımızı?"

Off bu çocuğunda arada bir kafası basıyor birşeylere dedim ama tabi içimden. "Yiğit sen bilmiyor musun Hilmi en çok neye sinirlenir, ne olursa gözü döner ve hiçbir şeyi düşünmeden sikip atar. Aldatıldığını fotoğrafta gördüğü an gözünde biter O adi şerefsiz."

Yiğit mal mal gözlerime bakmaya devam ederken "eehh" dedim saçlarımı savurarak uzaklaştım yanından. Son kez dönüp "sen gelme sakın, herşeyi itiraf edersin bok olur herşey" dedim ve uzaklaşmaya devam ettim.

Asu'dan fotoğraflar geldiğinde benim bile ağzım açık kaldı. "Bebeğiimmm, nasıl buldun gördüklerini" dedi kelimeleri iyice uzatıp sündürerek. Yüz ifademi görmediği için şanslıydım, yoksa asla göz devirip dudak bükmeden bu kadınla konusamazdım.

"Tatlıımm Asuuu, gerçekten seviştin mi adamla pes nasıl başardın helal benim kızıma" gerçekten sevişmiş yahu yalana bile gerek kalmadı salak Levent gör gününü diye kendi kendime konuşurken Asu'nun "ne sevişmesi adam resmen benden kaçtı, moralmanımı zaten bozdu" dedi.

"Ellerine sağlık tatlım, paranın kalanı da birazdan hesabında merak etme."

Şimdi yapacak tek birşey kalmıştı. Hilmi'ye gidip kimin ne mal olduğunu anlatmak.

9 cm stilettoların üzerinde bu güneşte ayakta durmak çok zor olmasına rağmen Hilmi'nin ne yapacağını düşünerek keyifli keyifli eve vardım. Suratımı hemen şok olmuş bir ifadeye büründürerek kapıyı tıklattım.

Hilmi sanki beni bekliyormuş gibi kapıyı hemencecik açıverdi. O anda iskeletim biri tarafından etimden ayrılmış gibi oldu, baş dönmesi mi yoksa derken kendimi kapının önüne uzanmış bir şekilde buluverdim.

Gözümde yaşlarla baktığıma eminim, neden tutmadı ki beni? Moralim bozuk, "ama sen duuurrr Hilmi efendi, ben alacağım tüm intikamlarımı" gözlerimin yaşlanmasını fırsat bu fırsat diye değerlendirdim ve bombayı kucağına bıraktım.

Elimdeki telefondan fotoları gören Hilmi o kadar şaşırdı ki uzunca bir süre hepsini tekrar tekrar inceledi. Mimiksiz suratından birşey anlamak mümkün değildi zaten.

Kaslı kollarına yapışmış ailenin saf temiz kızı burda imajı vermeye çalışıyor, aynı zamanda o kollara dokundukça içimde eriyip giden şeylere odaklanmamaya çalışıyordum.

O anda içeriye damlayan adam bir bana bir Hilmi'ye bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ben daha fazla sarıp sarmalamaya başlamışken Hilmi telefonu elimden tamamen kurtardı ve ekranı ona döndürdü.

Fotoğrafı görünce Levent'in yüzünde oluşan ifade nedeniyle mutluluktan göbek atacak kıvama gelmişken daha güzeli de geldi.

Taptığım ağzımın sularını akıtan adamdan öyle bir ses çıktı ki ben bile korktum.

"Levent bu ne!"

Üç kelime ile ne hayatlar bitiyor ya Rab, Levent'in bembeyaz olmuş şapşal suratına bakıp gülmemek için dudaklarımı dişliyordum. Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmiştim, artık sahne benimdi. Tabi o filmin başrolüde...

Ev Arkadaşım  (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin