Midemin gürültüsü ile uyanan bedenim; Tom'un Jerry'ye, Sylvester'in Tweety'ye olan ulaşma arzusu gibi beni mutfağa doğru çeken o muhteşem kokuyu duydu. Yiğit bu kokuya sahip olan ne yapmış olabilirdi.
Yataktan kalkar kalkmaz bedenimi ilk olarak banyoya yönlendirmeyi başaran yarı uyanık yarı uyuyan zihnime teşekkür ederek dişlerimi fırçalayıp, elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendimi mutfağa attım. Krep yapan ve aynı zamanda masayı mükellef bir şekilde donatmış olan Yiğit'e gözlerimden kalpler çıkarak bakarken birden kafasını kaldırdı ve gözgöze geldik. Kaşlarını kaldırmış onu neden süzdüğümü anlamaya çalışıyordu sanırım.
"Günaydın" dedi şaşırmış bir edayla.
"Günaydın" dedim ama masaya oturmalı mıydım, kahvaltıyı beraber mi yapacaktık gibi birçok soru kafamı karıştırdığından Yiğit'i süzerek ayakta durmaya devam ettim.
Göz hapsinde kalmaktan sıkılmış olacak ki "E artık oturmayacak mısın?" diye çıkıştı. Hemen kendimi beyaz sandalyeye attım, sorularımın birine cevap bulduğuma göre mis gibi çay ile kreplere dalabilirdim. Arkamdan kovalayan varmış gibi yemek yeme şeklim onu şaşırtmış olacak ki ortama küçük kıkırtısını bıraktı.
Elim ağzımda, gözĺerimi istemsizce puslu ela gözlerinden dudaklarının kıvrımına yönlendirdim. "Ellerine sağlık, acıkmışım biraz da" derken elimle baş ve işaret parmağımı birleştirerek sadece birazcık olduğunu göstermeye çalışıyordum.
"Farkettim sadece birazcık acıkmışsın" diye gülerek beni taklit etti. Kendi çayını da masaya koyduktan sonra benden daha insancıl bir şekilde yemeğine başladı.
"Dün tam anlamıyla tanışamadık, biraz konuşmak ister misin?" dedikten sonra gözlerini gözlerime dikti.
Biraz önce düşündüklerim aklıma gelince biraz kızararak konuşmaya başladım.
"Kendimi okula yeni gelen çocuklar gibi hisettim"diye kıkırdayarak başladım. "Bursalıyım, ailem orada yaşıyor, aslına bakarsan belirli nedenlerden ötürü aramız pek iyi değil. 24 yaşındayım. Bir sene orada görev alıp, tayin istemek zorunda kaldım. Şanslıyım galiba hem güzel bir yere düştüm, hem güzel bir ev ve senin gibi ev arkadaşı buldum. Umarım iyi anlaşırız" derken sorularını bekledim.
Neden ailenle bozuk, ne sebebi demesini beklerken birden konuşmaya başladı "benim ilk gorev yerim burası, bende 24 yaşındayım. Annem, babam ya da kardeşim kısaca ailem yok. Ama ailem diyebileceğim iki dostum var. Çok sık olmasada ziyarete geliyorlar, umarim senin için sıkıntı olmaz. Düzenli biriyimdir, belki biraz fazla. Ama sorunlu biri olduğumu düşünmüyorum, iyi geçineceğimize eminim" dedi. Son cümlesinde bir ima mı vardı? Bu adamı anlamak zor olacaktı. Sanki tüm hayatımı biliyormuş gibi dudaklarını büzüp "burada tüm hayatın değişecek" dedi.
Korku romanı karakteri gibi gözlerini gözlerime dikip söylediği cümlelerle kafamı karıştırdı. Kurt adam mısın vampir mi diye sorsam mı diye düşünürken buldum kendimi. Mimiklerimden korktuğumu anlamış olacak ki dudakları tekrar kıvrıldı. Yok yok bu sıfatla yunan heykeli falan olabilirdi sadece ne vampiri. Kafamı sallayarak düşüncelerimi susturmaya çalıştım ama ne mümkün.
"Evimiz için kurallarımız olmalı mı?" derken beni hayata döndürmek için çabalamasını takdir ettim. Benden cevap alamayınca kafasındakileri sıralamaya başladı, ben de onu izlemeye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım (bxb)
RomanceAilesinin zorbalığından kaçan Levent Öğretmen ve başına gelen olağan dışı olayların hikayesi...