~18~

170 4 0
                                    

Hilmi

Levent'in ağzından çıkanların gerçek olup olmadığını sorguladığım birkaç saniye içinde duygu karmaşası içindeydim. Kollarından tuttuğum dostum sandığım iki yalancının kulaklarına büyülü cümlelerimin son kelimelerini söyleyip bahçeden ve bizden uzaklaşmalarını sağladım.

Ağzından çıkanları bir an önce gerçekleştirmek en büyük emelim ve arzum olduğundan Levent'i kucağıma aldığım gibi evin içine sokup duvara yasladım. Kendimden geçmiş bir şekilde fısıldamaya başladım.
"Sadece benim adımla inleyecek o dudakların, sadece ben içinde seni ezerken kıvrılacak o ince belin ve sadece benim olacaksın artık"

Kendimi kalçalarına tekrar ittiğim anda içindeymişim gibi bir haz duydum o anda üstündekileri parçalayıp korkutmamak için kendime çevirip öpmeye başladım.

Ateşimiz harlanınca Levent kendini bana sürtmeye başladı. Durduğum yerde patlayacak gibiydim, daha fazla dayanamayarak odasına götürüp yatağa uzanmasını sağladım.

Gözlerimi kırpmadan fermuarıma uzandım ama beni hemen durdurup kendisi açmaya başladı. Fermuarı açıp kumaşların üstünden dokunmaya başladı. Arada kumaşlar varken bu haz varsa çıplak olsak deliririm diye düşünürken inlememi durduramadım. Daha bunu hazmedememişken ağzını boxerıma dayayıp öpüp okşamaya başladı.

Duvarlarımı yıkıp sınırlarımı aşmamak için delirmek üzere iken bu hareketleri tüm gemileri yakmamı sağladı. Üstümdekilerden kurtulduğum anda Levent'in kıpkırmızı bir suratla titreyerek penisime baktığını farkettim. Kendimi toplamam saniyelerimi aldı. "Hemen olmak zorunda değil, kendini ne zaman hazır hissedersen seni beklerim. Benim olacağın günü sabırsızlıkla beklerim" dediğim an rahatladığına emin oldum.

Banyoya gidip kendimi rahatlatmalıydım, arkamı dönerken birden beni çekiştirip kendisine yaklaştırdı. Kendim hallederim
demek için ağzımı açtığımda önce elleri sonra ise o sıcacık ağzı ile patlamak üzere olan penisimi çekmeye başladı.

Bu his hem beni öldürecek kadar çok hem de daha fazlasını istetecek kadar yetersizdi. Vanilya kokusu buram buram gelen saçlarını yakaladığım gibi ağzını becermeye başladım. Ağzında olduğum aklıma bile gelmeden boşaldım, menilerim ağzından akmaya başladı.

Kendimden bu kadar nasıl geçmiş olabilirdim, "özür dilerim aşkım, tutamadım kendimi. Sen bana öyle bakarken nasıl tutabilirdim ki. Ağzının sıcaklığını hissedip durmam mümkün değildi, ağrın var mi iyi misin?" dedim. Dakikalar önce rahatlamış olmam bile tedirginliğime engel olamazdı. Nasıl bu kadar düşüncesizce davranabildim diye hayıflanırken yatakta oturur hale gelip beni yanına çağırdı.

"Mucizevi güçlerim olmayabilir, ama bir insan en fazla nasıl sevebilirse öyle seveceğim seni. İlkim olduğunu bildiğini biliyorum, zihnimde eşeledigin yerleri nasıl oluyor bilmiyorum ama anlıyorum" dedi.

Nefes alamıyordum, zihnine girip eski sevgililerini kurcaladığımı anlamış olması mümkün değildi. Yüzyıllık yaşantımda hiç kimse bunu anlayamamışken nasıl olur da bir fani anlayabilirdi.

"Sorun ne, yanlış birşey mi söyledim" dediğinde ne söylemem gerektiğini bilemedim. Hiç beklemediğim yerden vurmuştu, doğruyu söylemekten başka çarem yoktu.

"Kızmadın değil mi, sadece benden önce vücuduna dokunmuş bu hazzı yaşayıp ölmeyi haketmiş biri var mı bilmek istedim. Geçmişinin öneminin olmadığını söyleyen cool tiplerden olmadığım için kusura bakma ama sızdım işte en derinlerine" dediğimde ne kadar kıskanç bir herif olduğumu  anlaması artık mucize olmazdı.

Kafamdaki asıl sorular ise farklıydı "N-nasıl anlıyorsun, yani zihninin derinliklerine sızdığımı nasıl anlayabilirsin ki? Tahmin miydi sadece yoksa" diye peşpeşe sıralamaya başladım sorularımı.

Ev Arkadaşım  (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin