~24~

92 2 0
                                    

Levent

İlk günümü tüm heyecanı ile atlattım. Atlattım ama bu dağ başında arabası olmayan zavallı bir öğretmen olarak kalakaldım. Öğrencilerim ile konuşarak kapıya yöneldim, onlara nasıl gelip gittiklerini sormuştum bana yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

Herkes servisine yönelince durakta kalan 6-7 kişiyle minibüsü beklemeye başladım. O arada spor bir araba önümde durdu. Tanıyamadığım bir kadın kafasını eğmiş, gözlerini bana dikmiş bir şekilde bekliyordu. Rahatsız hissettim ama tanışıp unuttuğum bir öğretmen diye düşünerek eğilip içeriye baktım.

"Levent atla hadi seni de bırakayım gideceğin yere" samimi bir şekilde konuştuğunda şaşırsam da hatırlayamadığımdan emin olmuştum. "Size zahmet vermek istemem" dediğimde dudağının bir köşesi kıvrıldı, "hadi atla" dedi ve daha sessiz bir şekilde "işte bu kadaaarr" dedi. Son söylediğini duymamıştım ama umursamadan kapıyı açıp şoför koltuğunun yanına kuruldum.

Gözlerimin içine garip bir şekilde bakan kadın romantik filmlerdeki klişe sahnelerden birini canlandırmaya hazırlanırken birden irkildim. Kemerimi mi takmaya çalışmıştı o, " yok gerek yok" deyip hafifçe geri iteleyerek kemerimi kendim taktım.

Biraz bozulsada yola çıktığımız için odağını kaybeden kadının adını hatırlamaya çalıştım ama olmuyordu. Elimi enseme atıp "lütfen kusuruma bakmayın ama ben isminizi hatırlayamadım, bugün çok fazla kişiyle tanıştığımdan.." derken "Asu" dedi. Kafamı salladım, "evin nerdeydi Leventciğim", dediğinde "siz yolunuzu değiştirmeyin Asu Hanım ben yolda in...." cümlemi yarıda kesen elimin üstünde hissettiğim dokunuş olmuştu.

Tedirgin olmuştum, adını sanını hatırlamadığım biri, hakikaten ben bu kadınla tanışmış mıydım ki?

Ellerimi hemen üşüyormuş gibi bacaklarımın altına sıkıştırmışken "siz ne öğretmeniydiniz Asu Hanım?" dedim.

"Ben sizlerden değilim Leventciğim"dedi aynı laubalilikle. Birden kafamı ona çevirince o da bana döndü ve elini kasıklarımın olduğu bölgeye attı, "beni nerden tanıyorsunuz siz ve bu ne saçmalık" diye bağırdığımda dudaklarından bir kıkırtı karıştı araba motorunun gürültüsüne.

"Çabuk durdurun arabayı" dediğimde kemeri çözmüştüm bile. Hiç istifini bile bozmamış olan kadın aracı sağa çekti, ben kapıya uzanırken kapıları kilitledi ve bedenini bana doğru çevirdi. "Seninle çok güzel şeyler yapabiliriz, bende sınır yok"dedi.

Ben daha şaşkınlığımı üzerimden atamadan mini eteği ile hiç zorlanmadan bir bacağını kaldırıp kucağıma oturuverdi. Ben onu itelerken elleri belimden aşağı heryeri keşfe çıkmıştı.

Sakin kalıp düşünmelisin Levent diye kendimle konusup kafamı toplamaya çalışırken çıldırmak üzereydim, üstümdeki kadın mütemadiyen kendini bana itip sürtünüyordu. Birden gözüm anahtara ilişti, son gücümle Asu denen kadını üstümden atıp anahtarı aldığım gibi kilidi açtım. Dışarı çıkınca tekrar kilitleyip anahtarıda arabanın yanına fırlattım.

Hemen yürümeye başladım, ne oldugunu anlayamayan zihnim sürekli olayı başa sarıp anlamlandırmaya çalışıyordu. Hilmi'ye bu olayı söylemeli miydim? Boşuna canı sıkılıp aklına kötü şeyler gelmesini istemiyordum. Ama düşününce onun başına böyle bir olay gelse ve benim haberim olmasa sinirlenirdim.

Düşüncelerde kaybolmuş bir vaziyette eve vardım. Kafamda halen soru işaretleri vardı, karar vermemiştim. Anahtarı kilide taktım, kapıyı açıp içeri girdiğimde gördüğüm sahne tüylerimi diken diken etmişti.

Aslı Hilmi'nin omzunu tutmuş sarılır bir vaziyette duruyordu ve Hilmi, O garip bir şekilde bir yüzüme bir de elindeki telefona bakıyordu. Gözlerimin içine  bakıp telefon ekranını bana çevirdi. Gördüğüm fotoğraf, Aslı'nın Hilmi'ye sarılmış olması  ve Hilmi'nin tavırları yeterince kötü hissettirmiyormuş gibi birde sinirden kalbimi ellerine almış sıkıyormuşcasına söylediği şeyi duydum.

"Levent bu ne!!"

Ev Arkadaşım  (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin