Genç çocuk nerdeyse 1 haftadır dışarı adım atmıyordu. Herşeyi ile Asaf ilgileniyordu.
Çocuk bu durumdan ne kadar rahatsız olsa da Asaf için durum aynı değildi. Hatta elinde olsa tuvalete bile beraber giderlerdi. Başına tekrar en küçük bir şeyin gelmesini bile istemiyordu.
Ama bugun Asaf gittikten sonra ona söylemeden dışarı çıkmıştı Yalçın. Canı evde çok sıkılıyordu. Aldığı yeşil kitap ise çoktan bitmiş başa sarıp tekrar okumuştu.
Çok şükür ayaklanmıştı bu bir hafta içinde. Hemen iş bulup çalışması lazımdı. Dün gece kapılarına ev sahibi dadanmıştı. Kira sadece 1 gün gecikmişti.
Aklına dolan sözler ile yürümesini yavaşlattı yalçın.
'Ya kiramı verin ya da defolup gidin evimden. Zaten kimse istemiyor sizi mahallede başta Özcan oğlum.'
Son sözlerini alayla ve Yalçın'ın bıçak yarasından dolayı bandajlı olan yarasına bakarak söylemişti. Yalçın'ın o an bile tüyleri ürpermişti. Cidden bu mahallede kimsenin kimseye sevgisi saygısı ya da acıması yoktu.
Yavas yavas yürürken artık mahalleden çıkmıştı. Caddeye geldiğinde gözlerini dört açıp yanıda duran dükkanlara bakınmaya başladı genç oğlan.
Nerdeyse hiçbirinde iş ilanı yoktu. Olanda bile kadın isteniyordu.
Tam yenilmişlikle omuzlarını düşürüp eve doğru yol alırken caddenin tam karşısında ota yıkamanın yanında çok güzel bir kafe gördü Yalçın.
Duvarları yemyeşildi. Dışarıda olan çiçeklerin yarısı içerideki camdan da gözüküyordu. Çok güzek ve büyüleyici bir kafe idi burası.
Yalçın bu kafeyi ilk defa görüyordu. Eğer yeni açıldıysa elemana ihtiyaçları vardı.
Yalçın heyecanlı ve biraz da topal bir şekilde karşıdan karşıya geçti. İçi içine sığmazken kapıdan içeri adımladı.
İçeri girdiğinde daha çok büyülenmişti yalçın. İçerisi tam bir bahar havası idi. Heryerde çiçek vardı. Masalar bile yemyeşildi.
Mekanı aynı renklerle boğmak yerine daha çok açmıştı. Gözleri kamaştıran bir yeşldi çünkü. Ne açık ne kapalı bir yeşildi.
Yalçın yeşil rengine bayılırdı. Hem güneşe baktığında ela gözleri yeşil oluyordu hemde doğayı çok sevdiği içindi. Bu sebepleri sadece Asaf biliyordu.
Hoş ondan başka yakını olmadığı için bu özelliklerini sadece Asaf biliyordu.
Yavaş adımlarla ve aşık gözlerle ile içeriye doğru adımladı Yalçın. Kasanın oraya geldiğinde bir kadın onu güler yüzle karşıladı.
"Buyrun hoşgeldiniz size nasıl yardımcı olabilirim?" Diyerek çok tatlı bir şekilde konuştu.
"Merhaba kolay gelsin. Ben iş arıyorum da acaba burda ihtiyaç var mı? Yani ne olursa yaparım." Dedi bir umut ile. İşe gerçekten çok ihtiyacı vardı.
Kadın Yalçın'ın konuşmasını dinledikten sonra gülümseyerek tezgahın altından bir kağıt çıkarıp yalçına verdi.
"İş formun doldur bana getir olur mu?" Dedi gülümseyerek. Yalçın ise hızlıca elinde ki formu alıp bir de kalem istedi. Eksiklerini tamamladıktan sonra bir masaya oturdu ve formu doldurdu.
Yarasını unutmuş bir şekilde hızlıca kalktı ve kasaya doğru yürüdü. Heyecan ile formu ona hala gülümseyerek bakan kadına verdi.
"Çok teşekkür ederim." Dedi mutlulukla.