10.

4.4K 261 82
                                    

"Asaf sakin oğlum."

Sabahtan beri bir o yana bir bu yana koşan Asaf ile delirme eşiğine gelmiştim. Dün gelen telefon ile asafın kuzeninin Arazın bizim yanımıza geliceğini öğrenmiştik.

Asaf Arazı çok seviyordu. Belliydi her halinden. Arazı az çok asafın anlatığı kadarıyla tanıyordum.

Asaf yetimhaneye verilmeden önceye kadar hep araz varmış yanında. Ona hep abilik etmiş. Yetimhaneye verildiği zaman da bizden 4 yaş büyük olduğu için reşit olduğu vakit her hafta asafı ziyarete gelirdi.

Ancak hep müdürün odasında sadece ikisi konuşurdu. Hep beni tanıştırmak isterdi arazla. Fakat hep bir aksilik çıkmış tanışamamıştık. Kısmet buguneymiş.

"Ne yapayım oğlum ilk defa gelecek Araz abim buraya." Onun bu haline gülerken mutfağa geçmiştim.

Bir sürü yemek hazırlamıştık. Aslında Araz askerdi. İstanbul'a görev çıktığı için bir haftalığına gelıcekti. Galiba gelmişken kardeşini de görmem istiyordu.

Acaba ben ona nasıl hitap edicektim. Araz çok samimiydi ve adam benden buyuktu. En iyisi araz abi demekti.

Yaklaşık yarım saat sonra çalan kapı ile hızlıca girişe doğru adımladım. Asaf çoktan kapıya gelmiş üstünü başını düzeltiyordu.

"Oğlum açsana kapıyı adam kapıda bekliyor ana!" Asaf bana kısaca bakıp ardından kapıyı açmıştı.

İki kardeş birbirlerini görünce hiçbir şey demeden sarılmıştılar. Ağlarım ayol.

Asafta duygusaldı ama göstermezdi. Şuanda kendini sıkıyordu emindim. Asafla araz abinin boy farkında çok fazlaydı. Yani benden de büyüktü.

İkili sarılma işini bitirdikten sonra geri çekilmiştiler. "Oğlum çok büyümüşsün." Odada kalın bir ses duyulunca irkilmiştim.

Araz abi de abiydi.

Asaf burnunu çekerek yanıtladı. "Sende daha da büyümüşsün abi şu kaslara bak be." Demişti bir yandan da kaslarını sıkarken.

Araz abi kısa bir gülücük bırakıp bana dönmüştü.

Kavisli ama yuzune yakışan bir burnu vardı. Kavruk tenliydi, kafasında şapka vardı ama tahmin ettiğim kadarıyla asker traşı olmuştu. Yüzünde nerdeyse yok denecek kadar az sakal vardı.

Gözleri çok güzeldi. Yeşildi.

"Merhaba ben Araz." Dedi elini bana uzatarak.

Gülümseyerek bende elimi uzattım. "Merhaba araz abi bende Yalçın. Gerçi tanıyorsundur."

Elimi sıkarken güldü.

"Az bucuk yetimhaneden hatırlıyorum seni. Bir de Asafın anlatıklarıyla tabi."

Gülümsedim. Sonra ellerimiz ayrıldı.

Asaf abisinin sırtında ki çantayı aldı. Ardından bana döndü.

"Yalçın kuşum sen abimi salona götür bende çantayı bırakıp geliyorum." Dedi.

Kafamı tamam anlamında salladım. Ve araz abiye salonun yolunu gösterdim.

Birlikte salano geçtik. Araz abi cam kenarında ki koltuğa bacaklarını açarak oturdu.
Bende hemen karşısında ki koltuğa oturdum. Aklıma gelen şey ile hemen ayağa kalktı.

"Abi sormayı unuttum var mı isteğin yoldan geldin açsındır sen. Ben hemen birşeyler hazırlayıp geleyim." Dedim ve ayağa kalktım.

Anında elliyle durdu beni. "Yok aslanım aç değilim ben otur sen yedim de geldim." Dedi.

Bende gülümseyerek oturdum.

"Bu mahallede nasıl oturuyorsunuz it kopuk dolu hep." Dedi.

Dudaklarımı büzerek omuz silktim. "Valla kiralar uçtu hep bende iş sıkıntısı yaşıyordum hemencicik tuttuk aceleyle geldi. Hele bir düzelsin elimiz daha güzel yere taşınırız."

Beni ciddilikle dinledi. Hayatımda ilk defa asaftan başka biri beni bu ciddiyetle dinliyordu.

Ardından kafasını salladı. Kafasında ki şapkayı çıkardı. Tam tahmin ettiğim gibiydi.
Kısa saçlarında kemikli ve uzun ellerini  gezdirdi.

"Çok iyi olur bende gelmişken bakarım sizin için uygun olan yerlere. İğrenç bir yer burası. Gelene kadar bin çeşit insanla karşılaştım."

Kafamı salıyarak onayladım onu. İyi olurdu bizim içinde burdan giderek bütün kötü ve iğrenç insanlsrı unutup hayatıma bakabilirdim.

Belki Özcandan bile kurtulabilirdim.

İçeri giren Asaf ile daldığım yerden geri çıktım.

"Abi hadi gel bir sürü şey hazırladık sana. Yalçın sarma sevdiğini duyunca senin için sardı bir tencere." Dedi.

Allah seni napmasın Asaf. Anında olduğum yerde büyükülmüştüm. Bu böyle mi söylenir Asaf.

Bana doğru dönen araz abi ile kendime gelmiştim.

İki eliyle uyluklarına vurarak ayaklandı. Gülümseyerek ilk Asafa sonra bana döndü.

"Bakalım o zaman o kadar uğraşmışsınız." Dedi bana bakarak. Ardından asafı takip ederek mutfağa ilerledi.

Ben biraz daha kendimi rahatlatıktan sonra onların peşinden gittim. Mutfağa girdiğimde araz abi ayakta masanın yanındaydı. Tabakta duran sarmalardan bir tane alarak ağzına attı.

Kafasını kaldırmadan pervazın orda duran bana baktı.

"Çok güzel olmuş ellerine sağlık." Dedi çarpık bir gülüş ile. Hafifçe sırıttım ve teşekkür ettim.

Sonra bende masaya geçtim.

----------
Arkadaşlar sövmeyin üzülüyorum derken kendimden bahsettim özcandan değil. Bazılarınız gelip edebiyat yaptı bana. Haksız olarak.

Herkesin içinde bir ben görülüyorum. Her neyse.

Oy ve yorum atalım ballarım 😼🤍


Yeşil'im BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin