Arazın evine geleli yaklaşıldı bir hafta oluyordu. Bu süre de asafla ikimiz de tam anlamıyla yerleşmiştik. Ta bi arazda yeni iş yerine yerleşmişti.
Asaf bugun kendine iş bakmak için dışarı çıkıcaktı. Benim de iş bulmam lazımdı. Ama Asaf o günün bu gün olmadığını söyledi.
Hepimiz oruçluyduk. Araz ve Asaf beni ne kadar tehtid etseler de tutmam konusunda yine onlardan sonra kalkıp niyetlenmiştim.
İlaçlarımı aksatmam gerekiyormuş. Gören de ölümcül hastalığa yakalandım sanardı.
"Yalçın biz çıkıyorum." Koltuktan kalkıp kapının girişinde ayakkabısını giyen asafın yanına ilerledim.
Başına geldiğimde kısaca bana bakmış geri işine dönmüştü.
"Oğlum bende geleyim işte bana da bulalım artık iş." İsyanımla birikte yerinde doğruldu Asaf.
"Kes la sessini. Zaten ayrı kılım sana elimde kalırsın valla. Yok sana iş falan." Kaşlarını çatmış bir şekilde konuştu. Allah'ım sanki adam öldürmüştüm ya.
Oflayarak başımı geriye attım. "Oğlum mal mısın ya? Sanki adam öldürdüm. Alt tarafı oruç tutuyorum."
"Aa ne kadar kolay dimi ya. Mal ölüyordun az kalsın vücudunun vitamine güce ihtiyacı var sen oruç tutuyon." Dedi. Ardından derin bir nefes alıp verdi.
"Neyse ben akşam gelmiyorum." Bu sefer kaş çatma sırası bendeydi. Ne demek gelmiyordu?
"Pardon nereye sen?"
"Liseden arkadaşım burda. Uzun zamandır görmüyordum bir gidem de bakam. Geç gelirim siz açın iftarınızı. Hem kafam kavga kaldırıcak gibi değil." Son cümlesiyle hızla ona döndüm. Hayır ya dememiştir dimi?
Bakışlarımdan anlamış olucak ki bir eliyle kapı kulpunu tuttu.
"Maalesef bebeğim şikayet ettim seni akşam beni beklesin dedi. Kazağın mübarek olsun." Konuşması biter bitmez kapıyı açarak resmen uçtu gitti.
Şimdi boku yemiştim işte. Gece onlarla uyandığım zaman nerdeyse döve döve beni odaya göndermişti. Sonradan kalktığımı öğrendiyse kesin öldürecekti.
-------
İftara 1 saaten az kalmıştı. Ama araz hala gelmemişti. 10 dk önce aradığımda yolda olduğunu 5 dk ya geliceğini söylemişti. Sesinden bile sinirli ve yorgun olduğu belli oluyordu.
Hazırladığım sofranın başında oturmuş arazı bekliyordum.
Bir kaç dakika sonra kapıdan anahtar sesi geldi. Hızlıca ayağa kalktım ve hole doğru adımladım. Kapının önüne geldiğimde araz da kapıyı açmıştı.
Karşımda üniformalı bir Araz duruyordu.
Kafasını kaldırdığı gibi göz göze geldik. Gelmez olaydık. Öyle bir bakıyordu ki sanki yorgunluğu gitmiş artık sadece beni öldürmek istiyormuş gibi.
Gözlerimi kaçırdım bakışlarından ve elinde li ekmek poşetine uzandım. Poşeti aldıktan sonra geri çekildim ve içeri girdim.
"Kaç bakalım kaç görüşcem seninle ben." Arkamdan bağrırken hiç duymamış gibi yaparak mutfağa girdim.
Bir kaç dakika sonra oda yanıma geldi. Ben aldığı ekmekleri dilimlerken oda yanıma geldi. Oacağa kısa bir bakış attı ve tencerenin kapağını açtı.
Ezogelin çorbasını kokladı.
"Çok koklama sakatlanmasın orucun." Sanki bir şey dememi bekliyormuş gibi anında bana döndü.