Baran sağ koluna takmaya çalıştığı pahalı Rolex saati ile uğraşırken bir yandan da içeride ki amcasına seslendi.
"Amca hazır mısın?" Bir kaö dakika sonra amcası ona cevap verdi.
"Hazırım uşağum hadi gidelim." Baran onu onayladıktan sonra aynada kendine baktı. Aynanın yanında ki asılı duran lacivert ceketini aldı ve dikkatlice giydi.
Ay aya son kez baktı ve komidinine doğru ilerledi. Komidinin üstünde duran ve kendini bildi bileli kullandığı parfümü sıktıktan sonra odadan çıktı. Baran amcasının iki aydır kan ter dökerek uğraştığı işin yemeğine gidiyordu. Her ne kadar bu işlerden oldukça uzak olsa dahi amcası onun da gelmesini istemişti.
Genç adam bir kaç saat durur uzarsa çıkarım diye düşünüyordu zaten. Takımı ile aynı renkte olan ayakkabılarını da giydikten sonra vakit kaybetmeden çıktı.
Onu bekleyen arabaya doğru adımladı. Kendi kapısını kendisi açarken yanında duran şoföre gülümseyerek arabaya bindi.
Normalden amcasına yaptıklarını gibi kapılarını açıyorlardı. Ancak baran bu tarz şeyleri sevmediği için onlar ile konuşmuştu. Sağ olsunlar onlarda kapıyı açmasalar bile saygıdan o binene kadar baranın kapısının önünden ayrılmıyorlardı.
Rahat koltuğa oturdu ve amcasına döndü.
"Amca kim gelicek demiştin?"
Amcası derince yutkundu.
"Oğlum dedim ya Yaman A.Ş.'nin patronu bir de CIO'su gelicek." Bakışlarını kaçırarak konuşmuştu bayram bey.
Baran kaşlarını çatsa da birşey demedi sadece kafasını sallamakla yetindi.
Sessiz ve düşünceli geçen yolculuktan sonra sonunda restorantın önüne gelmişlerdi. Baran tam inmeye hazırlanırken kolunu biri tuttu.
Baran anında amcasına dönerken amcasının yüzünün kıp kırmızı olduğunu gördü.
Panikle bağırmaya başladı.
"Amca ne oldu iyi misin? Acilen hastaneye sür!" Şoföre doğru bağırdığında amcası onu sekinleştirmeye çalıştı.
"Yok oğlum hiç bir şeyim. Kemal sende biraz bizi yalnız bırak hadi oğlum." Şöfer kafasını salladı ve anında arabadan indi.
Arabada kalan ikili kısa bir süre bakıştıktan sonra baran konuştu.
"Ee amca ne konuşacaksın, bu kadar kırmızı olduğuna göre önemli bir şey." Bayram bey sadece kafasını salladı. Derin bir nefes alarak konuya direkt balıklama atladı.
"Oğlum hiç uzatmıyorum bugun burda emniyet genel müdürlüğünün de yemeği varmış Araz burda olabilir."
Baran onun ismini duymasıyla aldığı nefes boğazında kaldı resmen. Bu adamdan asla kurtulamıyordu. Yıllar sonra kendini hatırlatmış ve artık rahat bırakmamaya başlamıştı.
"Neden daha önce söylemedin amca bir de beni zorladım buraya gelmem için." Baran amcasına hafif kızgın ve sorgular bir şekilde konuştu.
Her ne kadar üstün körü konuşsada bayram bey sözlerde ki imayı anlamış ve hemen panikle konuştu.
"Yemin ederim arabaya binene kadar haberim yoktu oğlum. Son dakika dediler iptal edelim başka yere gidelim desem de dinlemediler. Ama istersen iptal edebiliriz?" Baranın içi evet diye haykırsa da bu iş için amcasının günlerce uykusuz kaldığını biliyordu.
Bunu yapmaya hakkı yoktu. Hem amcası ona yalan söylemezdi. Haberim yok dediyse gerçekten de haberi yoktur.
Derince solundu baran.