1.7

75 4 0
                                    

Ekin Soner: Eylül bir dava var ve sana bu davada ihtiyacım var hemen gelmen gerekiyor.

Siz: Davanın konusu ne? Bu sıralar ağır davalar almıyorum.

Ekin Soner: Şirketten karşı şirkete bilgi sızdıran biri var ve müşterilerimizi dolduruşa getirmişler bu yolla. Ajanı biz bulacağız ama senden bununla ilgilenmeni istiyorum. İflasa kadar gidebiliriz.

Siz: Tamam ilgileneceğim.

🍂

Ekin'in davasıyla ilgileniyordum şu an ve karşı şirketin açığını bulmaya çalışıyordum. Ben bilişimden falan pek anlamazdım o yüzden büromda çalışan arkadaşa rica ettim. O buluyor. Benim de Ekin'in şirketine gidip son güncellemelerle ilgili bilgi almam gerekiyor.

Üstüme işe uygun giyindim ve çıkıyordum ki Çağlar peşimden bağırdı. "Nereye gidiyorsun?"

"Davayla ilgilenmeye."

"Anlaşmamız var, Dokuzuncu Ay. Daha 1 ay dolmadı." dediğinde lanetler okudum Çağlar'a. "Anlaşman batsın." diye söylenmeden edemedim.

"Bir şey mi dedin?" dedi ukalaca.

"Ne oldu, diyorum."

"Bende geleceğim." dediğinde gerçekten sinirlenmiştim. Hayatımın en orta yerine burnunu soktuğu yetmiyormuş gibi bir de işimi de mahvetmek istiyor sanırım. Direkt babamla her şeyi hâlletsem de olurmuş.

"Gelemezsin." dedim net bir şekilde.

"Avukat değilim ama bu sözleşmeyi feshetmek oluyor. Sen feshettiğin için bende videoyu direkt geri yüklerim."

"Tamam gel, Baş Ağrısı." yukarı üstünü giyinmeye gidince kapıda onu bekledim.

Hadi ama! Kombinimi kopyalamıştı. Şerefsiz. "Ben seninle çift gibi gözükmek istemiyorum. Git değiştir üstünü."

"Zıt giyinsek bile çift gibi gözükeceğiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Zıt giyinsek bile çift gibi gözükeceğiz. Aramızda bu çekim varken zor biraz." dedi ve yanağımdan makas alıp evden çıktı. Kaşlarım havada, ağzım açık bir şekilde kalmıştı. Gerçekten de yanağımdan makas aldı? Keko işte ne olacak. Peşinden evden çıkıp kapıyı çektim.

Arabanın şoför koltuğuna oturunca yine sinirlenmiştim. Bu gidişle kaşlarımı çata, çata, alnım erken buruşacaktı. "Seni yanımda götürmek zorunda değilmişim gibi bir de şoför koltuğuna sen mi oturacaksın? Hayır, kalk."

"Benim arabam." dedi. "Arabanın yan koltuğunda gidemem. Prestijim var. Kalk." dedim ve beklemeye devam ettim.

Yüzünde gülümsemeyle bir şey diyecekken direkt, "Hayır," dedim. O gülüşü biliyordum iğrenç bir şey diyecekti.

Dokuzuncu Ay ve Gece |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin