Iyla ertesi sabah uyandığında beyninde önceki geceye dair anılar uçuşuyordu. Yeşil bir yazlık elbise giydi ve saçlarını her gün yaptığı gibi zarif bir topuz yaptı, insanların onu saçları açık görmesine izin vermedi, bunu neden yaptığını bilmiyordu ama saçlarının açık olması onu savunmasız hissettiriyordu.Tecavüze uğradığı için orada bulunan on iki yaşındaki müşterisi Emma ile konuşacağı Diagon Yolu'na doğru yürüdü. Emma'ya tecavüze uğrama hikâyelerini anlatırdı ve Emma her zaman bunun kendisini daha az yalnız hissettirdiğini söylerdi.
İki kız, küçük ellerin bacağına dolandığını hissedene kadar etrafta yürüdüler. Aşağı baktığında Harry'yi gördü ve küçük çocuğa gülümsedi. Iyla Harry'yi kucağına aldı ve Emma küçük çocuğa hayranlıkla bakmaktan ve karnını gıdıklamaktan kendini alamadı. Harry bu ilgiye bayılıyordu.
"Iyla." Sirius gülümsedi.
"Merhaba Potter'lar."
"Sadece Harry ve benim Potter olduğumuzu biliyorsun, değil mi?" James sordu.,
"Evet ama bana göre siz Potter'larsınız." Iyla göz kırptı ve Harry'yi James'e geri verdi.
"Merhaba, ben Emma, başınıza gelenler için üzgünüm." Emma hemen ağzını kapattı. "Kabalık ettim. Özür dilerim, söylememem gereken şeyler söylüyorum ama babam bana gazeteyi gösterdi ve her birinizin kurtarmanızın gerçekten harika olduğunuzu düşünüyorum."
"Biz hiçbir şey yapmadık." Lily kıza küçük bir gülümseme verdi.
"Neyin peşindesiniz?" Remus sordu.
"Etrafta dolaşıp cinsel saldırı hikâyelerimizden bahsediyoruz. Iyla Hanım anlattığı hikâyelerle insanlara yalnız olmadıklarını hissettirmeyi her zaman biliyor..." Emma dört yetişkinin yumuşamış yüz ifadelerine ve Iyla'nın yere bakarken attığı bakışa baktı. "Çok fazla şey söyledim."
" Babanın yanına gitmeye ne dersin, birkaç gün sonra görüşürüz, tamam mı?"
Emma Iyla'ya sarıldı ve koşarak babasının yanına gitti.
"O adamla konuştuğunu duyduk ama biz bunun... Ne düşünüyorduk bilmiyorum." Sirius düşüncelere daldı.
"Önemli bir şey değil. Benim işim Harry'ye yardım etmek ve benim hayatıma karışmamanı öneririm, çünkü bu senin parçası olmak isteyeceğin bir şey değil." Iyla uzaklaşmaya başladı ama Sirius biraz daha yüksek sesle konuşunca durdu. "Hayatım boyunca annem ve babam tarafından istismar edildim ama bu insanlar bana yardım etti, sana da yardım edebiliriz."
Iyla küçük, hüzünlü bir gülümsemeyle arkasına baktı. "Ne yardım istiyorum ne de yardıma ihtiyacım var. Ben iyiyim."
"İnsanlar iyi olduklarını söylediklerinde asla ciddi olmazlar." James arkasından seslendi ama Iyla arkasına bakmadı.
Son birkaç hafta içinde adamla daha sık konuştukça ona karşı hisleri de güçlenmişti. Ve hoşuna giden tek şey görünüşü değildi. Onun tanıdığı en nazik, en özverili ve son derece sadık insan olmasını seviyordu. Gerçek bir beyefendiydi ve Lily'yle boşanmış olmalarına rağmen ona hâlâ nasıl değer verdiğini görebiliyordu.
Iyla evine döndüğünde şakaklarını ovuşturarak o günü tekrar tekrar düşündü. Ev telefonu çalmaya başladı ve Iyla cevap vermek için yanına gitti.
"Alo?" Sakin ve sessiz bir şekilde konuştu.
"Merhaba, ben Londra Kraliyet Hastanesi'nden Doktor Sanders. Philip Delaney için aramıştım. Iyla ile mi görüşüyorum?"
"Evet benim." Iyla başı dönmeye başladığında başını salladı.
"Babanızın hayatta kalamadığını size bildirmekten büyük üzüntü duyuyorum."
Iyla telefonu elinden düşürdü. Zihni sürekli olarak yüzeye çıkan pek çok düşünceyle dolup taşıyordu. Ondan kurtulmuştu, borçlarını ödemişti, artık Isaac yoktu. Artık korkmak ve istismar edilmek yoktu. İçini bir rahatlama duygusu kapladı. Ama sonra gözyaşlarına boğuldu, onun hiçbir zaman iyi bir baba olmaması onu sevmediği anlamına gelmiyordu. Ve onun ölümü de onun için aynı derecede zor olacaktı.
Bu kaçınılmazdı, her zaman bir şekilde ölecekti.
Ama yine de acıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Panic and Peace // James Potter
Fanfiction"Herkese travmayla nasıl başa çıkılacağını öğretiyor ve tüm bu tavsiyeleri veriyorsunuz ama kendinize br pay alamıyorsunuz." "Emin ol durum bundan daha karmaşık." ***************************************************** Savaş bitmiş, Voldemort gitmiş...