" Buyrun kime bakmıştınız?" Hafifçe tebessüm ettim sorusuna hala olduğum yerde arkam dönük duruyordum.Yavaşça arkamı döndüm. Agah beyle göz göze geldim. Babamla göz göze geldim. Avuç içlerim terlemeye başladı elbiseme sürttüm . Gözlerimi zorlukla ondan ayırıp etrafa baktım yanında 3 tane uzun boylu bana bakan adam ve arkasında onlardan kısa bir çocuk merakla izliyor oda beni . Gözlerim doldu , hayır dedim içimden bunlar onların çocuğu değil bu kadar çocuğu bakıp bir sen fazla gelmiş olamazsın ama sonra arkadaki çocuk telkinlerimin ne kadar yanlış olduğunu belirten cümlesini kurdu.
"Baba neden konuşmuyor ?"
"Bilmiyorum oğlum dur bakalım anlarız şimdi" yanıma geldi koluma dokundu hafifçe sanki beni kendime getirmek ister gibi
Bir adım geriledim niye bu kadar yakına gelmişti ki
" Kızım konuşsana neden geldin, kime bakıyorsun ?" Nede kolay çıkmıştı kızım kelimesi dudaklarından öyle alelade öyle hissiz öyle kimsesiz
" Ben size birşey sormak için gelmiştim. Yani ama gerek kalmadı artık iyi günler " deyip yeniden arkamı döndüm ama kolumu tuttu yeniden durmak zorunda kaldım.
"Olmaz öyle kapımıza kadar gelmişsin belli ki uzaktan gelmişsin gel içeri soluklan öyle git " dönüp kararsızlıkla gözlerine baktım belki o kadını da görürdüm annemi görürdüm belki gözlerinde pişmanlık vardır yılların pişmanlığı sadece onu da görmek istiyordum görüp gidecektim. Kendime neden işkence çektiriyordum bende bilmiyorum ama yapmam gerek gibiydi
Başımı salladım herkes yeniden konağa girdi nereye gideceklerse vazgeçmişlerdi sanırım konağa girdiğimde avlusu o kadar büyüktü ki nereye bakacağımı şaşırmıştım iki taraftan merdiven uzanıyordu her yerde beyaz güller ekiliydi etraf mis gibi kokuyordu istemsizce sürekli derin nefesler alıyordum.
"Yukarı terasa çıkalım , arda oğlum sen Hatice hanıma söyle içecek ve atıştırmalık birşeyler getirsin "
Uzun boylu olanlardan birisine döndü koyu kumlar saçları vardı hafif uzundu ve eliyle dağıtmış gibi dağınıktı üzerinde eşofman ve bol beyaz tişört vardı yüzüne baktım oda bana bakıyordu onu incelediğimi fark etmişti sanırım hemen gözlerimi kaçırdım utancımdan yerin dibine girebilirdim.
" Serkan sende anneni çağır arka bahçede ağaçları buduyordu en son "
Onlar gidince herkes yukarı çıkmaya başladı bende onları takip ediyordum . Merdivenleri çıktığımızda sol tarafta mutfak vardı çok büyük görünüyordu ortada iki tarafa açılan bir kapı ve kocaman salon görünüyordu içerisinde de merdiven vardı aşağıya ve yukarıya doğru dışarıdan daha fazlası görünmüyordu sağ tarafta yine bir merdiven vardı yukarı çıkan o tarafa yöneldik içeri geçmeden . Merdivenler nihayet bitmişti hiç sevmiyordum merdiven çıkmayı.
Ortada büyük bir yemek masası vardı köşede oturmak için kırmızı renkte büyük balkon takımına benzer bir şey ve terasın demirliklerinden sarmaşıklar sarkıyordu o kadar güzel görünüyordu ki demirlerin en üst kısımlarına minik led ışıklarla doluydu buraya dizayn eden kişi fazla renkli ve canlı birisiydi anlaşılan
Hepimiz köşedeki kırmızı takımlara geçip oturduk .
"Anlat bakalım kızım kimlerdensin , kimsin , necisin?"
Tebessüm ettim hafifçe biraz kırgın ve buruk sonra tırnaklarımı avuç içime bastırdım kalbim acıdı senin kızınım ben insan hiç kızını tanımaz mı baba bak içimdeki arsız sana baba diyor sana hiç tanımadığı yabancı bir adama öyle aç ki sevgiye öyle tatmadı ki bu duyguyu biraz olsun hissetmek istiyor susturamıyorum onu işte demek istedim ama demedim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYRA
Ficção AdolescenteIssız bir sokakta yürüyorum , ayaklarım çıplak ve taşlar batıyor kesiyor toprak kanla karışıyor . Araba bile geçmiyor bu sokaktan tek ev görünmüyor ufukta unutulmuş terk edilmiş gibi kalakalmış öylece hiçlikte , benim gibi , ikimizde koca dünya da h...