"Dostluk; omzunda bir el, arkanda bir dağ, birlikte yanan bir candır."
🐮
"Uykum var, başım ağrıyor, karnım aç, depresyondayım, bitik durumdayım anne! Gönderme beni okula!" Annemin önünde dizlerimin üstüne çöktüğümde eliyle ağzıma vurdu hafifçe.
"Kız sus, saat sabahın 7'si!" Ellerimi çenemin altında birleştirirken en masum bakışlarımı attım anneme. "Değil mi ama, gideyim yatayım sabahın 7'si ne de olsa?" Annem alayla gülerken yüzüme baktı. Bakışlarında hele bir dene anlamı yatıyordu.
Üfleyerek ayağa kalktım ve anneme sarıldım. "Anne n'olur?" Kendisine koala gibi yapışan beni ittirmeye çalışırken söyleniyordu annem. "Daha dün bir bugün iki bismillah, üç gün oldu okul açılalı İrem. Delirme kızım." Mızıklar gibi sesler çıkartarak geri çekildim ve annemin yüzünü avuçladım.
Başımı iki yana sallarken "Birbirine dayayan abaza dinozorlar, Filli Boya'dan hallice şempanzeler, kantinin önünde yatıp kalkan aç ayılar, koridorda gezerken taytlarını Allah katına çeken or- orangutanlar, derste evrimini tamamlamaya çalışan maymunlar... Orası okul değil anne zoo zoo! Allah hepsinin belasını versin!" Kesintisiz konuşmamla birlikte nefessiz kalmıştım. Derince nefesler alırken annem yüzüme bıkkın bir ifadeyle bakıyordu. "Sen biricik kızını kimlerin arasına gönderiyorsun, farkında mısın?"
Annem elini geçiştirmek istercesine sırtıma vurdu birkaç kere. "Benim kızım hepsini yer, hadi İrem geç kalacaksın anneciğim." Yüzümdeki ağlamaklı ifade kaybolurken inanamaz gibi anneme baktım.
"Anne yer ne ya?" Yerdeki çantamı sırtıma atıp ayakkabılarımı giyerken oldukça mutsuzdum. Üstüne üstlük ayakkabımı bağlamaya eğildiğimde sırtımdan kayıp başıma çarpan çantamla ağlar gibi inledim. Mikail Bey'ciğim devreye girip ortalığı kasıp kavurmanın tam vakti şahsen.
Annem benimle daha fazla uğraşmak istemediğini belli eder bir ifadeyle kapıyı kapattığında kendi gerçekliğimle apartmanda yalnız kaldım. İlk haftayı bile bitirmeden ilallah gelmişti, Allah sonumu hayır etsindi.
Brad Pitt kocacığımla evli olsaydım şu an jakuzi keyfi yapıyordum Allah kahretsin.
Olabildiğince hızlı adımlarla merdiveni indim. Apartman kapısının camından bakıp sokak kontrolü yaparken Mert'in olmadığına kanaat getirip kapıyı açtım ve yine aynı hızla okula yürümeye başladım. Günün ilk güzel olayı gerçekleşmiş, Mert'in radarına takılmadan sokaktan çıkmayı başarmıştım. Adımlarımı bir tık yavaşlatarak yoluma devam ederken bir yandan da Instagram'da geziniyordum. Yirmi ikinci hesabımdan Brad kocacığımın tüm fotoğraflarını beğene beğene okula gelmiştim bile. Adamın beğenilerinin %85'ini tek başıma karşılıyordum.
Çantamın gözüne koymaya çalıştığım telefonumla bahçeye girdiğimde dünkü galibiyetten ötürü erkek voleybol takımının başında büyük bir kalabalık vardı. Aradan seçebildiğim İdil ve Çağla'yla gözlerim iri iri olurken rotamı değiştirerek hızlı adımlarla o tarafa ilerlemeye başladım. Yaklaştıkça kahkahalar çoğalıyordu.
"Hacım bir smaç basmışım, amına koyayım herif yerde sürüklendi lan!" Pars'ın abartılı sesini duyduğumda İdil'in ellerinin tersini kızaran yanaklarına bastırdığını gördüm. "Ay kocacığım," Diye bir ses çıkarttığında bir de benim Brad Pitt aşkıma laf ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öküz Tayfası
Humor"Bir zildi tüm yılı başlatan, bir zildi bizi sözlüden kurtaran ve yine bir zil olacaktı hepimizi ayıran." 🐮 Ortasında kaldığım duruma baktığımda aklımdan, okuduğum sayılı kitaplardan birisi olan 'Minik Kurbağa Kurbi' isimli kitaptan bir cümle geçiy...