"🎶Dostlarım var kışıma renk veren..."
🐮
"Tatlıdır ama serttir
Ankaramız başkenttir
Tatlıdır ama serttir
Ankaramız başkenttir
Aslını inkar edip
Söylemeyen namerttir..."Ankaralı olmak bir çok açıdan avantajlı olsada bazı açılardan cidden sıkıntılı bir durumdu. Örneğin adınız bir kere Angara Bebesi'ne çıktı mı bir daha asla normal gözüyle bakmıyorlardı. Yıllardır babamın tayini yüzünden bir çok okul değiştirmiştim ve bu durumu yaşamadığım tek yer Ankara'ydı. Çünkü orada da herkes Angara Bebesi'ydi.
Annemin, kız kardeşimin, babamın ve sülaledeki diğer herkesin Eskişehirli olup yalnızca benim Ankaralı olmam hayatın bana tam olarak neresiyle gülüşüydü anlamıyordum.
Temizlik yaparken sohbet arasında Ankaralı olduğumu ağzımdan kaçırmıştım. Ve oldukça olağan geçen temizlik serüvenimiz bir anda İç Anadolu Aşıklar Konseri'ne dönmüştü.
Can elindeki toz bezini kafa hizasında sallayarak bana yaklaştı. Eğilerek bir sağa bir sola zıplarken göz temasını ise kesmiyordu.
"...Aslını inkar edip
Söylemeyen namerttir
Öyle diyon böyle diyon
Derdin nedir söylemiyon
Zambaramı Zumbaramı
Sendemi oldun Ankaralı...Ankaralı kısmında yanağımdan makas alıp tribünlere yönelmesiyle derin bir nefes aldım. "Kudurmak için Ankaralı olduğumu söylemememi mi bekliyordunuz?!" Elimdeki viledayı sertçe yere atıp çocuklarını azarlayan anneler gibi benim haricimdeki dokuz gence baktım.
İrem elindeki camsili bırakmadan bana döndü. "Evet," Diyerek kaşlarını kaldırıp indirdiğinde bakışlarım elindeki camsile kaydı. "Lan sen onu yine nereden aldın?!" Koşar adımlarla gidip elindeki camsili kaptığım gibi başımın üstüne kaldırdım.
Bir de aksi gibi ne kadar yükseğe koyarsam koyayım bir şekilde camsili ele geçirip aklından molotof yapma fikirleri geçiren 1.50 bir şizofrenle uğraşıyordum.
İrem elimdeki camsile şeytani bir gülümsemeyle baktı. "Aldım markasını, akşam eve bir koli alacağım." Elimle olmayan sakazlarımı sıvazlarken derin nefesler alıyordum. "Ne bu molotof sevdası be?" Kendi kendime mırıldanmamı bir tek Ulaş olmuştu.
Elindeki toz bezini tribünlere atıp yere oturdu. "10. sınıf Kimya dersinde Sedef Hoca beherglass'ları karıştırıp yanlışlıkla molotof etkisi yaratıp, patlamaya sebep olduğundan beri İrem'in açıklanamaz bir şekilde molotoflara ilgisi var." İrem'e döndüğümde sinsice gülümsedi.
"Az daha labarotuvar yanıyordu, çok havalı." Diyerek ekleyen İrem'in tahtalarından bir kaçının eksik olduğuna emindim.
"Söndürmek için Musti'yi oturtmuştuk hatta." Bakışlarım irice Çağla'ya döndüğünde ellerini kaldırdı. "Ateşin üstüne, yanlış anlama." İki ucu boklu değnek dedikleri bu olsa gerekti.
"Evet, montum yanmıştı hatta. Antep fıstığı yeşili montum, 456 lira 99 kuruşluk montum." Musti elindeki krakerden bir tane daha ağzına atarken burnunu çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öküz Tayfası
Humor"Bir zildi tüm yılı başlatan, bir zildi bizi sözlüden kurtaran ve yine bir zil olacaktı hepimizi ayıran." 🐮 Ortasında kaldığım duruma baktığımda aklımdan, okuduğum sayılı kitaplardan birisi olan 'Minik Kurbağa Kurbi' isimli kitaptan bir cümle geçiy...