"Arkadaş; düştüğünde el uzatan, dost ise düşerken tutandı."
🐮
Ortasında kaldığım duruma baktığımda aklımdan, okuduğum sayılı kitaplardan birisi olan Minik Kurbağa Kurbi isimli kitaptan bir cümle geçiyordu.
Hayatımız her an değişebilir.
Minik Kurbağa Kurbi'nin hayatı annesinin hastalanmasıyla değişiyordu. Babasıyla birlikte ev işlerini idare etmeye çalışıp, sıçıp sıvıyorlardı. Annesinin yokluğunu çekiyor ve çokça dramaqueen'lik yapıyordu. 32 sayfalık kitabın 30 sayfasında zırlıyordu Kurbağa Kurbi. Yine de favori kitabımdı, kişisel gelişim adına epey faydalıydı.
Benimse hayatım sınıfımıza yeni bir öğrencinin gelmesiyle değişmişti. Birbirine dayayarak, sınav vakti kantinci Tarık Abi'yi bile olaylara dahil edip kopya çekerek, kızlar tuvaletinde kapıların arkasında WhatsApp kız grubu kurarak, siyaset konuşarak, maç kritiği yaparak, akşamları sahilde buluşarak ve kıyafet-telefon kontrolünden kaçarak geçirdiğimiz günlerin içine bomba gibi düşen bir öğrenciyle...
Mert Karan, ezeli rakibim...
Karşı apartmana taşındıkları andan itibaren camdan birbirimize nah çektiğimiz ve İnstagram üzerinden paylaştığımız her gönderiye karşılıklı olarak kapak laf yazıp öküz emojisi yolladığımız çocuk, tüm düzenimin içinden geçmişti.
Haftasonları öğlen ikiyi görmeden kalkmayan ben, sabah yediden itibaren cama dikilir olmuştum. İlk nahı ben çekmek için.
Ekmek almaya dışarıda bir afet görmüşüm ki üff diyerek gazladığım abimi gönderen ben, fırında yatıp kalkar olmuştum. En taze ekmekleri alıp ona bırakmamak için.
Kağıt israfı olmasın diye devletin verdiği ders kitaplarını bile okul idaresinden almayan ben, ders çalışır olmuştum. Ondan daha iyi notlar alabilmek için.
Beynimin içinde dönüp duran çocuk kesinlikle düzenimi delip geçmişti. Ferhat'ın Şirin'i deldiği gibi... Çünkü şu anın başka biz izahı olamazdı. Karşımızda ellerindeki tespihlerle Çamlıhemşin Meslek Lisesi öğrencilerinden yirmiye yakın kişiden oluşan grup, kesinlikle bizi deşmek istiyordu. Niye? Mert Karan yüzünden. Üzerimize yürüdükçe beş çizgili Adasdas eşofman takımlarının üzerlerinde parlayan zincir kolyeleri birbirlerine çarparak şıngırdıyordu.
Allah'ım Bradd Pitt'i canlı görmeden ölmek istemiyorum, şimdi değil.
"Sana suluk sözüm olsun Musti." Diyen Mert Karan, namıdiğer Öküz Herif, Musti'nin her yerde Duygu Özaslan gibi tanıtımını yapıp '299 lira 99 kuruş bu suluk' diyerek cümlelerini tamamladığı antep fıstığı yeşili suluğunu çantasından çekip çıkardı. İçi su dolu suluğu en öndeki çocuğun kafasına fırlattığında Musti'nin slowmotion çığlığı sokağı doldurdu.
"Suluğum! 299 lira 99 kuruşluk suluğum! Yudum yudum su içebildiğim suluğum!"
Ulaş ise Musti'yi çantasından tuttuğu gibi çekiştirdi. En önden koşmaya başlayan Mert'in peşine takıldığımızda Çağla'nın en arkadan "Koşun amına koyayım!" Diye bağırdığını duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öküz Tayfası
Humor"Bir zildi tüm yılı başlatan, bir zildi bizi sözlüden kurtaran ve yine bir zil olacaktı hepimizi ayıran." 🐮 Ortasında kaldığım duruma baktığımda aklımdan, okuduğum sayılı kitaplardan birisi olan 'Minik Kurbağa Kurbi' isimli kitaptan bir cümle geçiy...