İkinci bölüm

419 24 1
                                    

Üstümü giyinmiş dersimin olduğu odaya gelmiştim. Fantastik kurgu seviyordum ve kitabımda tabii ki de büyü vardı. Büyü ikiye ayrılıyordu; ilki normal kendi mananı kullanarak ateş, su, hava, toprak ve kendi aklınızla karıştırarak yaptığnız büyüler olarak geçiyor, ikincisi ise elemental olarak geçiyor  kısaca element yakınlığı insana göre değişir ruh çağırarak büyü yapanlar ise özeldir onlara "elemantalist" derler.

Yaşadığım yer 'lovistianne imparatorluğu' olarak geçiyor ve bu imparatorlukta sadece 2 tane elemental büyücüye raslandı. Artık değil.

Şuan aldığım dersler normal büyü üzerine olsa da alma sebebim büyünün neden var olduğu ve çağırma çemberi öğrenmek.

Ruh büyücüsü olmak için çemberin içinde uygun element şekilleri çizmek gerekir. Her çember 3 şekilden oluşması gerekir; küçük, orta ve büyük. Bunlar yanlış çizilirse ölebilirsiniz, ayrıca her insanın element yakınlığı yoktur bu da ölüme sebep olabilir.

8 aydır burda yaşıyorum ve artık alıştım, önceki hayatımda el alışkınlığı edindiğim için çember çizmek artık kolaydı. Her ruhun kendine özel gücü vardır ama bu kullanıcının potansiyeline göre değişir. Ben yani Pera toprak hariç diğer elementler ile doğuştan yakın.

Gizli boss olarak doğmak mükemmel bir şanş.

İlk olarak rüzgar ruhu çağırmak istiyorum. Çemberi hazırladım bile, bu akşam evin yakınında ki özel yerime gidip sözleşme yapmayı planlıyordum.

Rüzgar ruhu olduğu için bilerek dışarıyı seçmiştim. Kullanıcı olsak bile ruhlar özgür varlıklardı.

Kapı tıklanmıştı. Babamın sayesinde en iyi büyucü benim oğretmenim olmuştu. İçeri bay büyücü girdi. Evet isminin söylenmesini istemiyor ben de bay büyücü diyorum.

"Kusura bakmayın leydim, geç kaldım."

"Sorun değil, büyücu olmak isteyen biri sabırlı olmalıdır, bay büyücü. "

Cevabıma gülümseyip ders anlatmaya başladı.

"Bugün biraz büyünün tarihinden bahsedeceğim. Aslında en başında büyü yoktu, insanlar kendi uğraşıyla işlerini hallediyordu. Ama bir gün kırmızı kar yağdığı söyleniyor, bu kırmızı kar insanlara güç ve inanç vermiş büyü böyle doğmuştur. Tarihi kayıtlar da yüz yıl arayla tekrar kırmızı kar'ın yağması bekleniyor."

Ben böyle bir hikaye uydurmadım ki. Sadece fantastik olsun istemiştim. Ayrıca kırmızı kar? Bu komik sanki biraz.

"Yüz yıl içinde tekrar yağacaksa yağmasından bu yana kaç yıl geçti acaba, biliniyor mu?"

"Evet, biliniyor. Yakın bir zamanda aslında gelecek sene 985 yılının 28.gününde"
Biz şuan 984 yılının 270.gününde falanız. Kitapta ay yoktu sadece yıl ve gün diyorlardı ve 30 gün dolunca ise başka bir ay'a geçmiş gibi tekrar 1den başlanıyordu. Üşendiğim içinde burdaki 1yıldaki toplam gün sayısını 365 yapmıştım. Bu da demektir ki kırmızı kar'ı görebilirim!

"Cidden çok az kalmış, böyle bir şeyden haberim olmadığına inanamıyorum."

Antin kuntin daha çok şeyler öğrendikten sonra beni saldı. Konu büyü olunca meraklı birisine dönüyordum bay büyücü de benim gibi insanları severdi sürekli benimle uğraşır, aklıma başka çılgın fikirler sokmaya çalışırdı.

Saat şuan öğleni geçiyor olmalıydı. Gereğinden fazla söze tutuştuk. Neyse artık geri kalan işlerimi halletmem lazım.

Babamın ofisine doğru yürümeye başladım. Tıklayp içeri girdim. Annem de burdaydı.

"Annem ve babamı selamlarım" diyip eğildim.

Reveransım bitince gidip koltuğa oturdum. İşlerim için dışarı çıkmam lazımdı ve bunun içim izin almam gerekiyordu. Babama doğru dönüp konuşmaya başladım.

"Bir kaç iş için dışarı çıkmam gerekiyor da izin almak için geldim baba."

Pera eskiden annesine ve babasına unvanları ile seslenirdi, ben ise baba ve anne demeye başladığımda baya şaşırmışlardı. Benide şaşırtmışlardı!

Babam ve annem birbirine baktı ve sözsüz bir şekilde anlaşıp bana döndüler.

"Olur ama yanına en az iki tane şovalye al."

" Benim için farketmez. Sizi seviyorum hoşcakalın"

Cevap beklemeden odadan çıkıtım hemem dışarı çıkıp iki tane şovalye çağırdım ve önceden hazır olan at arabasına bindim. Tırtıklı yol yüzünden titrek bir şekilde yol devam ederken sonunda gelmek istediğim yere gelince arabacıyı durdurdum. Ben gelene kadar beklemesi içinde para verdim.

Şovalyelere arkamdan gelmelerini söyleyerek önden yürümeye başladım. Çağırmak için çemberin orta kısmına bir şey koymak gerekir, pahalı olsun olmasın sadece herhangi bir şey koymak yetiyordu.

Bense ilk ruh çağıramam olacağı için yeşil renginde bir taş almayı planlıyorum. İçine manamı da katacağım.

Değerli taşları yapan birini tanıyorum, tabii ki eski bilgilerimi kullanacağım. Yolu bildiğim için aceleci değildim. Bir kaç dönemeç ve düz yol sonunda dükana ulaşmıştım. Dükkan dışarıdan biraz çökmüş duruyordu hafif kasvetli havası vardı. Arka sokaklardaki bir dükkandan beklendiği gibi.

Dükana girdim hemen, karanlık ve düzensiz duruyordu. Normaldi buranın sahibi bir kadındı ve kadınların iş yapması iyi karşılanmazdı ama artık benim özel müchevercim olacak.

Kadın yavaşca bana baktı.

"Hoşgeldiniz, ne tür bir şey baktınız?"
"İşlemeli olanlar şu tarfta işlenecek taş seçmek isterseniz de sol tarafınız da kalıyor" Diyerek yerlerini gösterdi ve yanıma geldi.

"İşlenecek ve işlemeli ikisine de bakacağım." 

İlk olarak taş secmek istiyorum o yüzden o tarafa yöneldim. Biraz bakındım ve cidden istediğim sekilde yeşil bir taş buldum orta büyüklükteydi. Onu alacağımı söyleyip işlemeli olan tarafa yöneldim.

Babam, annem ve abim için bir şeyler almayı planlıyorum. Annem için kırmızı orta büyüklükte olan bir küpe seçtim sade ve şıktı, babam için ise kol düğmesi seçtim rengi soluk mordu etrafından cizgi geçiyordu, abim için ise kol düğmesi ama daha canlı bir rengini almıştım.

Hepsini paketledi ve bana uzattı.

"3 altın tutuyor."

Diğer dükanlarda bunlar en az 15 altın tutardı. Bir şey söylemeden altınları uzattım.

"Benimle çalışmak ister misin?"

"Anlayamadım?"

"Kazanğının 5 katı sadece benim için taşları işle, mücheverler benden."

"Emin misiniz? Benden daha iyiler de var."

"Eminim benim için çalış."

Artık özel bir müchevercim vardı.

♪♪♪♪



Fufuu bu bolumde boyle bittii :)

Leydi yeniden doğduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin