Allan ile konusmamızın üzerinden 3 gün geçmişti. Abim geldiği zaman da bir şekilde geçiştirmiştik. Evlenmeye karar vermiş olabiliriz ama ilk olarak nişan yapmalıydık ve bunun için canım ailemin izin vermesi gerekiyor. Ama anladığım kadarıyla babam -ve abim- Allan'ın bütün mektuplarını görmezden geliyor.
Allan ile ne kadar nişan yapmak istesem de şuan yaşamak gibi bir zorunluluğum var. Hayatta kalmazsan evlenmemin bir anlamı olmadı. Geçen ki baloda gönderdiğim mektup için verilen tarih bugündü, kısaca saraya gidiyorum.
Saçımı at kuyruğu yapmıştım, ve elbise yerine de pantalon tercih etmiştim. Vermek istediğim mesaj ise 'elementalistim yani kıyafet kuralı benim için vız gelir.' dediğim gibi elementalist olmanın bir sürü getiri vardı. Tanrıya kafa tutmadığım sürece idam falan edemezlerdi.
Hizmetçilerim seçtiğim kıyafetlere şaşırsalarda ses etmemişlerdi, ıygun makyaj ve birkaç müchever ile süslenmiştim. Hizmetçilerim alışkınlığıma alışmış gibi ilk olarak küpelerimi seçmişti. Nedense Pera ile bu alışkanlığımız aynıydı, önceki hayatımda resmen küpe delisiydim. Benden başka birinde görünce sebebsiz üzülüyordum resmen.
Hazırlanmaya başlamadan önce haber gönderdiğim at arabasının hazırlandığını ve geldiğini söylemişlerdi. Tam zamanında gelmişti, hazırlanmam bitmişti sadece evdekilere 'ben gidiyorum adios' diyerek drama yaratmam kalmıştı.
Odamdan çıktım ve babmın çalışma odasına adımladım. Her ne kadar çalışma odası olsa da abim ile beraber çalışırlardı ve annem de sıkıntıdan onlar ile dururdu. Kısaca dırdır edip bir yandan da çalışıyorlardı. Kapıya gelince tıklattım ve içeri girdim. Elbisem olmadığı için erkek selamı vermeliyim. Bir elim arkada diğer elim önümde hafif eğilerek konuşmaya başladım.
"Arşidük ve ailesini selamlarım." Selamı sözlerim ile bitirdikten sonra dikleştim ve tekli koltuğa geçip ayak ayak üstüne attım.
Ah bu rahatlık, çok özlemişim.
Pantalon giyindiğim için ayak atak üstüne atmam ayıp olarak adlandırılmıyordu, o yüzden rahattım. Canım ailem yeni imajıma şaşırmış görünüyordu, açıklayalım o zaman.
"Kraliyet sarayına gidiyorum, elementalist olduğumu biliyorlar. Maalesef ki azize ortaya çıktığı zaman çift elemnet büyüsü kullanan ben ortaya bomba etksi yaratmış olabilirm." Devam ettim.
"Ayrıca bildiğiniz gibi kraliyet ailesini pek sevmiyorum, beni kullanmalarına izin vermeyeceğim. O yüzden şaşırmış bakışlarınızı silip beni tebrik edin." Sözüm bitmesi ile elimle saçımı arkaya attım.
Tabii bunları söylerken etrafı rüzgar ile kalkan koymuştum bizi duyamazlardı, o kadar aptal değilim. Kraliyet eve casus yerleştirmişti. Hepimiz burdayken onu da yakalasam mı ki konuştururuz. İç sesim ile Lala'ya yerini tespit etmesini söyledim bulduktan sonra ise Saile'ye ağzındaki zehiri temizleyip buraya getirmesini söyledim.
Canım ailem ben bunları yaparken hâlâ şoktaydılar. Tabii bu şok kapı sertçe açılıp yere paçavra gibi düşen adamı gördükten sonra uçup gitmişti.
"Ah bir kanıt, işte kralın kuçusu."
Ailem bir bana bir de rüzgar sayesinde hic hareket edemeyen adama bakıyordu. Bugün de amma şaşırdılar.
"Ben yakaladım, konuşturması size kalmış. Sonra görüşürüz."
Elimi hafif sallayarak açık olan kapıyı kapatıp çıktım. Bu kadar eğlence yeterdi, at arabsına gidip hemen bindim.
Tıngır mıngır giderken nerdeyse uykuya dalıyorumdum ki arabacının sesini duymuştum.
"Leydim, geldik."
Arabacının yardımı sayesinde inip kafamla selam verdim ve gidebileceğini söyledim.Kraliyet sarayına dışarıdan baktım, tamam kabul ediyorum burdaki bütün soylular kaçık şeyleri seviyor ama bu lüzümsüzlük resmen. Derin bir nefes alarak direkt olarak krala özel olan çay bahçesi tarzı olan yere adımlamaya başladım. Çay bahçesinin burada özel bir adı var mı bilmem ama sırf göşteriş için nerdeyse bütün ülkedeki çiçekler ekiliydi. Lala ile bütün tohum ve polenleri çalayım da görün!
Çay bahçesinin yanına geldigim de ise kapı tarzı garip bir şey vardı, cidden garip görünüyordu. Kapının iki tarafında şövalyeler vardı, geleceğimi bildikleri için ben söylemeden adımı krala duyurdular.
Onları takmadan direkt içeri girdim. Çay bahçesi cidden güzeldi, renk renk bütün çicekler ve kokular resmen bir aradaydı. Cidden Lala ile bütün tohum ve polenleri çalmalydım. Baktığımı çaktırmadan kralın önüne geçtim ve aynı erkek selamını ona da verdim. Selamımı alınca oturdum ve nazik kelimeler içeren ama aslında tehtid dolu bir konuşma başlamış bulunmaktaydı.
"Geç kaldım, umarım bir mazeretin vardır."
"Tabii ki var Majesteleri. Evden çıkmadan önce küçük bir fare gördüm, yakalamak içinde yardım edeyim dedim."
Kısa süren bir gülüş sunarak sustum, aynen o fare senin casusun morar. İçtiği çay boğazında kalmıştı, beter ol.
"Majesteleri, iyi misiniz? Su getirmelerini söylemelimiyim?"
"Öhöm, sorun yok iyiyim."
Keşke ölsen de kurtulsam, susmayı bilemeyen paşa tekrar konuşmaya başlamıştı, pardon havlamaya.
"Umarım fareyi yakalayabilmişsinizdir. Cani olmadığınız sürece bir canlıya zarar vereceğinizi sanmıyorum, ormana falan mı saldınız."
"Ah üzgünüm, cani değilim ama hayvanları çok severim, o yüzden özel kafesime koydurdum."
Fare dediğimiz bir insandı ve be resmen şuan kötü biri olarak çıkmıştım, bu adam bozdu beni. Söylediğim sözler üzerine yüzünü eşkiten adam en başından beri rahatsız olduğunu belli ederk konuştu.
"Mazeretiniz yüzünden kafam karışmıştı, soramadım. Neden pantalon giyiniyorsun."
Soru mu emir? Bir kere daha kontrol et istersen, sinirli olduğumu belli etmemek için derin nefes alarak konuştum.
"Değişiklik olsun istemiştim, hep aynı giyiniyoruz, sizi de değişik kıyafetlerle görmeyi isterdim, kesin beyaz sizde çok iyi durur."
Mesela kefen gibi.
Ani iltifatım karşısında şaşıran moruk kral resmen 180° dönüp gülumseyerek
"Teşekkür ederim leydi Espera, sizde de pantalon çok yakışmış."
Aynen bak inandım sana, biraz daha yüzsüz gibi onun oyununa katılarak benden ilk olarak ruhlarımı görmek istedi, bende ateş ruhları dışında hepsini ona gösterdim, konuyu değiştirip unutmamı istermiş gibi konuşmaya başladı ve eninde sonunda istediği konuya geldi, şarlatan adam.
"Ziyaret bitmeden sizi buraya konusmak istediğim diğer konuyu söylemek istiyorum, Velihat prenses olarak aday olmanızı istiyorum."
Pardon? Sen kim senin gelinin olmak kim! Şaka maka Espera önceden de Velihat prenses adayıydı tabii evlenemeden 6 ay kadar önce öldü ama onun için kayboldu dendi. Cesedi de ortalıkta yoktu. Klasik olarakta Velihat prenses başkası seçildi, merak yok azize değildi.
Bağazımı temizleyip konuşmaya başladım.
"Açık olmak gerekirse Velihat olmakla ilgilenmiyorum, ayırca kuzenimle partner olaral anlaşacağımızı sanmıyorum. Bilirsiniz kedi köpek gibiyizdir. Ayrıca oğlunuz Aleixe lovistianne' den hoşlanmıyorum, her anlamda. "
Konuşmasına izin vermeden devam ettim.
"Başka konuşalacak konu yoksa gidiyorum, kendinize iyi bakın." Diyerek selam verdim ve almasını beklemeden arkamı dönüp gittim. Tanıdık olduğum için hemen at arabası hazırlatıp, eve gitmek için bindim. Eve gelince direkt olarak çalışma odasına gidip kapıyı çalmdan destursuz girip konuşmaya başladım.
"Kral beni Velihat prenses yapmaya çalışıyor, başkası ile hemen evlenmem lazım!"
•
•
•
Ben bu aileye şok getirmeyş cok sevdim anlwnsşwmdşwmwle neysee sixi seviuroumm abbayyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leydi yeniden doğdu
Fantasy8 aydır burda yaşıyorum sonu ölüm ile bitecek olan bir hayat. Ölmeye niyetim yok. Bu kitabı yazan bendim ,gerekirse tekrar yazarım. Espera olarak yaşayacak, ve sonumu değiştireceğim. Arşidükün tek ve melez kızı, melez olduğunu kimse bilmiyordu, ke...