On dokuzuncu bölüm

93 12 2
                                    

Azize karşımdaydı ama sanki diken üstündeydi, korkutucu mu görünüyorum? Hayır gayet güzelim.

Gereksiz düşünceler okyanusundan çıkıp karşımdaki kadına gülümsedim anlayacağı üzere beni oturmam için içeri davet etti. Karşılıklı oturmuştuk ama o hiç rahat değildi, insan yediğime dair söylenti mi var?

Korkudan mı yoksa istemizlikten mi bilmem ama konuşmayı tercih etmemişti, eh ben başlatırım o zaman.

"Biraz geç oldu, ama buraya sizi tebrik etmek için geldim. Uzun süredir "azizemiz" kayıptı, adeta melek gibi mucizevi bir şekilde ortaya çıktınız."

Sarı saçları yüzünü kapatıyordu çünkü benimle göz teması kurmaktan kaçınıyordu, yaptığım baskıdan dolayı saldırıya hazır olan bir kedi gibi dikleşti.

"Evet, kendimin azize olacağını hiç düşünmemiştim, ozellikle kırsal ve yoksul bir yerde yaşıyan bir yerden geldiğim için en şaşkın benim sanırım. Ve bence siz benden daha mucizevi bir şekilde ortaya çıktınız, iki elementi kullanabilen biri olabileceğimi hiç düşünmemiştim."

Gayet iyi idare ediyordu, bana cevap bile vermişti ve sözü bana da yönlendirmişti.

"Değil mi, kim tahmin edebilirdi ki? Bu benim muhteşemliğimden kaynaklanıyor ama ben hiç şaşırmadım."

Üzgünüm ama şuan oynadığım kişilik "burnu havada, kendini beğenmiş bir soylu" biraz daha katlan ki senin kim olduğunu anlayabileyim.

Eliza kişilik olarak utangaç olsa da patavatsız kişilere karşı hep bir gülme isteği barındırırdı, kontrol etme sebebim ise ben buraya geldiysem demektir ki Elizanın da başka biri olma ihtimalinin olması ama anlaşılan ilk testi geçti.

"Pftt-ha kusuruma bakmayın, muhteşemliğiniz beni gülümsetti."

"Tabii ki nasıl olsa kimse benim gibi olamaz değil mi?"

Konuşmasına izin vermeden konuyu degiştirdim.

"Garip gelecek ama iki hafta kadar önce tapınağın önünde beyaz zambaklar vardı ama şuan göremiyorum. Kış ayında olsak bile burası her zaman zambaklar ile parıldardı."

"Ah onlar mı? Eski azizenin sevdiği çiçekler zambaktı ama ben pek hoşlanmadığım için ve beni temsil etmesi için başka bir çiçek ile değişilmesini istedim yakında etraf kırmızı şakayık ile donatılacak"

Bu sorudan da tam puan alarak geçtin, ama belki hikayeyi okuyan birisin bu yüzden hikayede geçmeyen bir şeyi de test edeceğim, emin olduğum zaman bütün taşlar yerine oturacak.

"Anlıyorum, tabii siz de haklısınız. Kendinizi evinizde hissetmenize yardımcı olucağına eminim."

Eliza saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve gözlerini kırpıştırarak ilk defa bana baktı yüzünde ki masum ifade ile birleşen gülümsemesi beni de gülümsetti.

Eliza en başından beri hep evini özlüyördu, ama bunu dile getiremediği için onun yerine birisi söylediğinde ise refleks olarak saçını kulağının arkasına sıkıştırır ve masum bir ifade ile gülümserdi ve bu bilgi kitapta geçmiyordu, biraz kuruntulu olduğum için kitabın içinde ki çoğu şeyi okurlardan saklamıştım çünkü "leydi yeniden doğdu" benim ilk eserimdi ve onları en çok benim tanımak benim hakkımdı, en azından ben öyle düşünüyordum ve şuan da yazmadığım bilgiler benim işimi kolaylaştırıyordu. Karşımada ki benim kendi kitabımın ana kadın karakteri Elizaydı. Cidden öyleydi.

İsteğimin yerine gelmesi ile konuşmayı kısa keserek tapınakta dua etmek istediğimi söyledim ve bir rahio çağırarak beni kutsal odaya getireceğini söyledi.

Kutsal oda dedikleri yer baya bir genişti hatta sol orta kısımda derinliğini tahmin edemeyeceğim bir havuz tarzı bir şey vardı, havuzun içinde ise kutsal olarak anılan tanrının heykeli. Heykelin şekli erkekti ve ellerini yukarı doğru kaldırıyordu yarı çıplaktı ve üzerini sadece bir kumaş parcası örtüyordu, kaldırdığı ellerinden ise nasıl olduğunu anlandıramadığım bir sarılık vardı sanırım ışıktı ve parlaklığı simgeliyordu. Heykelin bu kadar göz alıcı olacağını tahmin etmemiştim, ama cidden güzeldi.

Heykeli rötgenlemeyi bırakıp neden geldiğimi kendime hatırlatıp havuza benzeyen yere gittim elimi suyun içine daldırıp, heykele elimdeki kalan suyu fırlattım ya da sıçrattım?

"Ne oluyor? Sende kimsin!"

"Bununla ilgilenmene gerek yok, habersiz olman senin suçun değil zaten benim buraya gelmem sorun çünkü tanrı bile yani sen benim burada olduğumdan habersizdin."

"Ne saçmalıyorsun? Kimsin dedim çabuk cevap ver!" 

"Gereksiz bulduğum kişilere kendimi tanıtmayı sevmiyorum buraya gelme amacımı söyleyip gideceğim. Kulağını veya gözünü dört aç ve beni dinle ya da gör diyeceğim şu ki bütün tapınak sistemini ortadan kaldıracağım, gelecek nesil seni sadece var olamayan olarak hatırlayacak."

"...!"

"Diyeceklerim bu kadar, ben gidiyorum."

Kutsal odadan çıktım ve azizenin yanına gidip ayrılacağımı söyleyecekken çan sesi duyulmuştu. Bu dünyada çan iki sebeple çalar akşamın olacağını belirtirki şuan saat saha 10 civarıydı, ikincisi ise azizenin vahiy aldığıydı.

Heycanımı belli etmeden azizenin yanına gittim ve alınan vahiyse kesinlikle benim hakkımdaydı.

"Ateş elementalisti olan birisi bütün her şeyi yok edecek."



Dındındınnnn hehee yazıdm sonundaaaa yeyyyy
Sonuna kadar okudıysanız lutfen bir oy verinn optumm.

Leydi yeniden doğduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin