tijanaboskovic

710 30 36
                                    

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Çok heyecanlıydın, bugün nişan gününüzdü. Tijana ailen ile önceden tanışmıştı evet fakat henüz dolandırıcı amcandan, büyücü halandan, dram kraliçesi yengenden ve hastalık hastası babaannenden haberi yoktu. 

Gergin bir şekilde mutfakta olan kuzeninin yanına gittin, tabakları hazırlıyordu. "Of Hande hala gelmediler, gerçi gelmemeleri daha iyi ama yine de çok gerildim ben." "Sakinleş biraz Yn, Bosko ilk kez tanışmayacak bizimkilerle." Gülmek için konuşmasına ara verdi. "Bölüm sonu canavarları hariç." "Hande!" Böyle bir durumda bile hala şaka yapıp gülmesine hayret ediyordun.

"Ne var kızım? Hep soruyordun ya acaba doğru kişi mi diye, al sana fırsat. Bu bölümü de atlatırsa senin için tam olarak doğru kişidir." Elindeki son sarmayı da ağzına atıp utanmadan gülmeye devam etti. Gözlerini devirip soğuk su almak için buzdolabına yürürken konuştun. "Gerçekten nefret ediyorum senden." "Sen de iyi ki varsın aşkım." Sana öpücük atıp telefonuyla ilgilenmek için sandalyeye oturdu. 

"Kızım, nerede kaldılar? Evi mi bulamadılar acaba?" Annen cümlesini tamamlar tamamlamaz kapı çaldı. Hızla kafanı Hande'ye çevirdin. "Geldiler!" "Tamam sakinleş de aç şu kapıyı." 

Bacakların titrerken kapıya yürüdün. "Neyi bekliyorsunuz acaba hala? Koskoca insanlar sizi mi bekleyeceğiz?" "Yenge nolur iki dakika sus, bari bugünü zehir etme." Hande yengeni sustururken gülümseyerek kapıyı açtın. 

Elinde çiçek buketiyle duran güzeller güzeli sevgiline baktın. Gamzelerini belli edecek şekilde gülümsüyor, içeri davet edilmeyi bekliyordu.

"Hoş geldiniz, buyrun lütfen." Ailesini içeri yönlendirip çiçeği Tijana'dan aldın. "Çok güzeller, teşekkürler sevgilim." "Sen daha güzelsin." Yanağından öpüp aşina olduğu oturma odasına ilerledi. Ne film geceleri yaşanmıştı orada ama...

Onlar içeri geçerken Hande kulağına eğildi. "Kızım şuna söyle babannemin yanında da öpmesin seni, kadın zaten gidici. Nişan gecesinde gitmesin bari." Hande! Ya sen mutfağa gitsene, mümkünse bu akşam hiç çıkma oradan." "Bana uyar." Saçını savurarak salona gitti, tabii ki dedikoduları kaçıracak değildi. 

Sen de peşinden gittiğinde halanın seni hiç şaşırtmayacak şekilde Tijana'yı esir aldığını gördün. "Boyun epey uzunmuş senin ya, böyle de olmaz ki. Kadın dediğin minyon olur, sevimli olur." Tijana'nın zoraki gülümsediğini fark edince sen de rahatsız oldun. "Bunu mu konuşalım şimdi halacığım, başka konu mu kalmamış yani?" Gülümseyerek halana baktın fakat gülümsemenin altında yatan o şeytanlığı anlamıştı. Yerine sinip Boskovic'i sorularıyla boğmayı bıraktı.

"Ben size bir şeyler ikram edeyim." "Zahmet olmasın hiç." Ailesinin nezaketi seni ağlatacaktı neredeyse. "Yok ne zahmeti, olur mu öyle şey." Hande'yi de kolundan sürükleyerek mutfağa yürüdün. Zaten hazırlanmış tabakları beraber misafirlere dağıtırken boşboğazlılıkla şakalarına devam ediyordu. En son dayanamadın ve mutfaktayken yakasından tuttun. "Yemin ederim bir şaka daha yaparsan Zehra'yı arar 'Hande bir anda çıktı gitti yanında mı?' diye sorar, ayrılma nedeniniz olurum. Gerçekten yaparım." Gözlerinden korkusu belli olan Hande zorla gülümsedi. "Tamam sustum."

"Yn, bu çay hiç olmamış şekerim. Bir tane daha getir bana." Yengene gözlerini devirip bardağını aldın. "Ha birde şu bardağımı da değiş, parmak izi dolmuş" Derin bir nefes aldın, bu güzel günü aptal bir kadın yüzünden mahvedemezdin. Gerildiğini anlayan Tijana sana gülümseyip göz kırptı. Biraz daha rahatlamış hissederken mutfağa gittin. Çayı ve bardağı yeniledikten sonra en sahici gülümsemeni takınıp oturma odasına döndün.

Halan yargılayıcı bakışlarla sevgilini ve ailesini izliyordu. Gerçekten sinirlenmeye başlamıştın. 

"Nasıl olacak peki böyle? Tijana maçlar için sürekli yurt dışında sen burada. Uzaktan uzaktan evlilik mi olur hiç?" "Sana ne hala, gerçekten sana ne. Yeter artık, geldiklerinden beri işi bozmak için demediğini bırakmadın." Herkes şok olmuş bir biçimde sana bakıyordu. 

"Yok artık, ağla istersen birde Yn." Yengenin sözleri seni daha da sinirlendirirken gözlerin dolmaya başlamıştı.

"Ağlarım ağlamam size ne." 

Utançla oturma odasından çıkıp lavaboya girdin. Tijana'ya ve ailesine rezil olmak istemezdin ancak akrabaların sağ olsun, en güzel günlerinden birini mahvetmişlerdi.

"Yn, açar mısın kapıyı?" Dışarıdan gelen nahif sesle gözlerini sildin. Ona böyle görünmek hoş olmazdı. "Geliyorum ben sorun yok." "Lütfen sevgilim." Daha fazla dayanamayıp kapıyı açtın ve onu içeri aldıktan sonra tekrar kilitledin.

"Ailene çok ayıp oldu değil mi?" Vücudun yeniden utançla dolarken gözlerin de eş zamanlı dolmuştu. "Olur mu öyle şey güzelim, hiç sorun etmediler gerçekten. Seni de anlıyorlar, akrabaların biraz, nasıl desem, garip." Dediği şeye gülüp kollarına girdin. O saçlarını okşarken sen rahatlamış hissediyordun. "İyi ki varsın Bosko, seni çok seviyorum."

"Asıl sen iyi ki varsın sevgilim, ben de seni çok seviyorum."

Kapının tıklatılmasıyla yerinde sıçradın.

"Eee biliyorum birbirinizi çok seviyorsunuz ama gelseniz iyi olur. Babaannem yine bayıldı."

oneshots-volleyballplayersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin