-
Güzel sanatlar öğrencisi Zehra için Paris'te sıradan bir perşembeydi.
Bir an gaza gelip Paris'e taşınmaya karar verdiğinde bunun onu böyle bir çıkmaza sokacağını düşünmemişti. Karışık metrolar, marketlerde yanlışlıkla tartışmalara neden olmak, garip insanlarla muhattap olmak...Ailesi onlarla kalmasını ve okuluna rahat rahat gidip gelmesini talep etmişti ancak o akıl sağlığı için aile evini terk etmek istemişti.
Şimdi bu ani gaz onu bir perşembe, öğleden sonra Paris'in en ünlü müzesine getirmişti. Kulaklıkları her türlü sesin dikkatini dağıtmasını engelleyerek müzede sessiz sakin yürümesini sağlıyordu. Mona Lisa: çok meşguldü, Medusa'nın Salı: çok meşgul değildi ama önceden görmüştü.
En sevdiği ise, António Canova tarafından oyulmuş heykeldi. Cupid'in sevgilisi Psyche'yi bir öpücükle canlandırmasını anlatıyordu.
Bu onun aşka inanmasını sağlıyordu ve bir gün ona böyle hissettirecek birini bulacağını biliyordu."Bunu hiç anlamıyorum." Zehra başını yanındaki kadına çevirdi. "O zaman daha önce hiç aşık olmadın." Zehra sessizce mırıldandı ancak yeterince sessiz değildi. Yabancı bakışlarını ona çevirdi ve şaşkınca baktı. "Affedersin?" Aksanı ağırdı. "Daha önce hiç aşık olmadın dedim, bu heykelin aşkı fiziksel biçimde tasvir ettiğini düşünüyorum." "Neden?"
"Hikayeye Psyche-" Duraklayıp heykel kadını işaret etti. "O o kadar güzeldi ki, Venüs kendisini tehdit altında hissedip intikam almak ve onu öldürmesi için Eros'u göndermeye karar verdi." "Öldürmek mi? Hani aşıktı?" Kadın şaşırmış şekilde sordu. "Eh, Cupid Psyche'ye aşık oldu ve öldürmek yerine, onu korumak için kendi yüzüne maske takarak onu saraya sakladı. Daha sonra her gece ziyaret etti ve ona bakmaması için sürekli uyardı. Ancak kız kardeşi onu Cupid'in iğrenç bir yaratık olduğuna inandırdı, bu yüzden bir gece uyurken ona baktı ve Cupid "güvenin olmadığı yerde aşk olmaz" diyerek onu terk etti. Sonuçta onu maskeyi açmaması için uyarmıştı."
"Bir kez daha soruyorum. Hani aşıktı?"
"Bitirmeme izin ver!" Kadın iç çekip hikayeyi bitirmesine izin verdi. "Psyche, Venüs'e gidiyor ve sevgilisini bulmak için yardım istiyor. Görevi: Venüs için Proserpina'dan bir parça güzellik toplamak fakat ona verilen kavanozu açmaması gerekiyor. Ama geri dönerken merakına yenik düşüp kavanozu açıyor ve uykuya dalıyor. Cupid daha sonra onu buluyor, Psyche'yi öperek ona ölümsüzlük veriyor böylece sonunda evlenebiliyorlar." Kadın başını sallayıp heykele yeniden baktı, artık daha anlamlıydı.
"Güzel hikayeymiş." Zehra kafasını sallayıp heykeli ilk kez görüyormuş gibi gülümsedi. Dönüp kadının da ona gülümsediğini görmeden önce önüne uzanan eli fark etti. "Bu arada ben Hande." Zehra şaşkınca gülümsemeye devam etti. "Zehra."
"Zehra mı? Türk müsün?" Hande heyecanlanmıştı. Türk görmeyeli bayağı uzun zaman olmuştu. "Evet, şaşırdım doğrusu. Neden Paris'tesin? Tatil için falan mı yoksa burada mı yaşıyorsun?" "Aşıklar şehri diyorlar, doğru mu diye kontrol etmek için." İkili gülümsedi. "Nasıl olacak o?"
"Sanırım müze gezerek." Hande kollarını kavuşturmuş karşısında yanakları parlak kırmızı olan kadını izliyordu. "Pekala, birileriyle tanışmayı düşünmüyorsan işe yaramaz." "Doğru." Hande telefonunu çıkartıp tuş takımını açtıktan sonra Zehra'ya uzattı. Zehra sırıtarak telefonu alıp numarasını girdi.
"Peki, müzeyi gezdikten sonra birer kahveye ne dersin?" "Harika fikir derim."
Hande gülümseyerek ona eşlik etmesi için kolunu uzattı. "O zaman hadi gidelim."