-
Okul binasından boş hissederek çıktın. Bugün kötü bir gündü, matematik sınavı sonucunu öğrenmiştin ve açıkçası çok düşüktü. Evine doğru ilerlerken yoldaki küçük taşları da kendinle eve sürüklüyordun. Gözünün ucuyla kız arkadaşın Tijana'nın sana doğru yürüdüğünü gördün. Yanına ulaştığında kocaman gülümsedi. Kollarını açıp seni kendine çekerken sen de gülümsedin ve olduğun yerde durdun.
"Selam bebek." Alnını öpüp seni daha sıkı kucaklarken söyledi. Sen ilişkinin kısa olanıydın ve onun en sevdiği şey başını seninkine yaslamaktı. Gözlerinin içine bakarak uzaklaştın ve sorunun ne olduğunu gizleyerek gülümsedin. "Merhaba sevgilim!" Yanağına bir öpücük verdin ve elini tuttun. Yine de bir şeyler ters gittiğini anlamıştı. "İyi misin bebeğim?" Diye sordu. "Ben- evet?" Cevap verdin. "Emin misin? Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, değil mi?" Her zamanki gibi sana güvenceyi verdi. "Evet, yani aslında-"
Hande'nin Tijana'ya koşup onu yere düşürmesiyle cümlen bölündü. İkisi de güldüler ve seni görmezden geldiler, üzgün hissetmiştin. Gözyaşları yanaklarından aşağı yuvarlandı. Neden ağladığını bilmiyordun, kendine bile biraz dramatik gelmiştin. Hande'nin, cümlenin ortasına dalması Tijana'nın hatası değildi. Sadece kız arkadaşına ne hissettiğini ifade etmek istemiştin. Umutsuzca çekip gittin, giderken kızların kıkırdamalarını duyabiliyordun. Tijana'nın, ardından sorduğunu duydun:
"Yn, nereye gidiyorsun?" Yüzünde karanlık bir bakışla arkanı döndün ve "Eve" dedin. Önüne dönüp evine doğru yürüdün. Sonunda vardığında odana koşup yatağına uzandın. Tam olarak yıkık bir halde ağlamaya hazırdın.
Fakat bir anda telefonun çalmaya başladı. Bu, göz devirmene sebep oldu. Ekranı kontrol ettiğinde "bebeğim<3" yani Tijana yazıyordu. Facetime bir aramaydı. Çalan telefonda kendi yansımanı görebiliyordun. Cevap verdin ve kamerayı hızla kapattın.
"Sevgilim, neden gittin? İyi misin? Hey, kameranı neden kapattın? Bunu asla yapmazdın." Endişeyle sordu. Onun haklı olduğunu bilerek açtın, gözlerin kırmızı ve şişmişti. "Bebeğim iyi misin? Gelmemi ister misin." "Lütfen." Umutsuzca konuştun. "Yoldayım." Cevap verdi. Telefonu kapattın ve yatağına oturup ağlamaya başladın. Ağlamanın nedeni sözünün kesilmesi değildi, anne babanın öğrenince seni öldürebileceği matematik sınavı sonucun ve okuldaki çocukların sana en aptalca sebeplerden dolayı zorbalık yapmaktan vazgeçmemesiydi. Ön kapının kapandığını duydun ve çok geçmeden Tijana'yı odanın kapısının eşiğinde gördün. Ayağa kalkıp ona sarıldın.
"Bebeğim, sorun yok." Seni kucağına aldı ve yatağına taşıdı. Sana sarıldı ve saçlarınla oynarken mırıldandı. Sana ne kadar güzel olduğunu, gözlerini ve vücudunun her bir özelliğini ne kadar sevdiğini anlattı. Ve senin onu sonsuzca sevmeni nasıl da sevdiğini. "Senden daha iyisini bulamam Yn." Bu sözlere gülümsedin ve onu daha da yakınına çektin. "Seni çok seviyorum Bosko." Dedin. "Ben de seni seviyorum Yn." Cevap aldın. "Peki bebeğim, sorun ne o zaman?" Diye sordu. Ona matematik testinden, zorbalardan ve hatta Hande'nin sözünü kesmesinden bile bahsettin. Onun hatası olmamasına rağmen, olanlara engel olamadığı için özür diledi. O seni asla incitmezdi.
"Senin için o zorbaları döveceğim." Sert davranmaya çalışırken söyledi. Kollarını kaldırıp, kaslarını sergiledi. Ona güldün ve boynunu öptün.
Sadece ikiniz vardınız o an, daha mutlu olamazdın. O seni seviyordu, aynı şekilde sen de onu.
Ve sonunda mutluluğu birbirinizde buluyordunuz, her zaman.