Genç adam çadırdan içeri girdiğinde askerlerini yeniden düzene sokmuş bir biçimde savaş otağına geldiğinde evdeşini uyurken buldu. Gece boyunca yaralılarla ilgilenen Umay şimdi oturur vaziyette uyuyordu. İki ayağını uzatmış, bir elini de minderin üzerinde hafifçe kıvırıp aldığı yastığa kafasını koymuştu. Yaptığı tek örükten firar eden saçların ardında parıldayan teni Alpagut'a seyirlik manzara sunarken onu aynı zamanda öfkelendirdi. Sözü gene dinlenmemiş kadın gece boyunca yormuştu kendini.
Alpagut su içmek için testiye doğru ilerledi. Hemen solda kalan testinin yanına gidip minderin üzerine oturdu. Testinin üstündeki kabı çevirip bir eline aldıktan sonra diğer eliyle su döktü. Suyu içip derin bir oh çekti. İçindeki yangın bir parça olsun dinerken Umay'ın sesini duydu.
"Alpagut!"
Alpagut arkasını döndü ve göz göze geldiler. Alpagut testiyi bırakıp arkasını döndüğü esnada Umay da ayaklandı. "Günün aydın ola Umay. " dedi. Umay firar eden saçlarını öfkeyle geriye teperken ofladı ve kendine hayıflandı.
"Ben gene uyuyakaldım. Ne biçim biri oldum anlamam ki!" dediğinde Alpagut gülerek yanına geldi ve yanağını okşadı. "Yorgun düşersin Umay. Uyandığın eyi oldu sana diyeceklerim vardır. Bugün baskına gideriz yarın gün doğanda iki ordu birbirine yeniden girmeden birkaç düşman devirmek isterim!" dediğinde Umay bir asker edasıyla kafa salladı.
"Hemen pusatımı alıp gelirim. Ne vakit gideriz!" dedi ve arkasına dönüyordu ki Alpagut elini tuttu.Umay yeniden Alpagut'a döndü. Alpagut elini bırakıp omuzlarına çıkardı ellerini ve Umay'ın kızacağını bile bile konuştu.
"Giderim Umay. Sen gelmezsin!" dedi. Umay'ın itirazına izin bile vermeden yeniden başladı sözlerine. "Eyi değilsin Umay'ım. Bir yerde düşüp kalmandan korkarım. Hem kolun da eyi değildir."
"Alpagut, bunu kaç kere diyeceğim bilmem ama ben iyiyim. Kolum da iyleşir. Ben de geleceğim." Diye ısrar etti. Aksi olmamalıydı ikili birbirinden ayrı düşmemeliydi. Hem neden geride kalacaktı ki?
Alpagut "Umay, sadece eyi olmadığın içün değil, benüm yerime birinin burada kalması gerekir. Baybars'ı da burada bırakırım ama onun tecrübesi alpleri yönetmeye yetmez." dediğinde Umay bu bahaneye güldü.
"Alpagut ben kim ordu yönetmek kim? Baybars gibi balalığından beri pusat sallayan yetmezken ben nasıl yeteceğim ki?" dediğinde Alpagut bunu bekliyormuş gibi kafa salladı. Umay'a doğru yaklaşıp sesini alçaltı.
"Eyi ya öğrenesin alplara yarlık etmeyi Umay Bike. Daha çok cenklerde yanımda yarlık verip ordu yönetirsin." Diyerek Umay'ın gönlünü alırken sözlerinin etkisini biraz daha arttırdı. "Buradaki yaralı alplarımıza Aşpartma yetemez bilirsin. Burada kalman bana daha faydalıdır"
Umay "Kanmam bu sözlere ama kanmış gibi edelim. Barı sabah aşı yiyeydin." Diyerek ellerini beline koyarken Alpagut kafa salladı. "Ben alplarla yedim. Hemen gideriz."
Umay aralarındaki mesafeyi kapatıp sarıldı. "Yolunuz açık ola Alpagut!" diyerek ayrıldı ve gözlerinin içine bakıp kaşlarını çattı. "Eğer düşman kılıcının tenini kesmesine izin verirsen, seni öldürürüm duydun mu?" dedi. Alpagut gülüp Umay'ın sırtını okşadığında Umay " At üstünde gidersin, at üstünde gelesin!" cevap olarak bir kafa sallanması aldıktan sonra yoldan çekildi ve Alpagut çadırdan çıktı.
O çıktığında Umay çadırın ortasında kalakaldı. İçi endişeyle şişerken derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatıp açtı. Sonrasında kendi kendine konuştu. "Kendine sahip çık Alpagut! Bedeninde benim canımı da taşıyorsun." Dedi ve kahvaltı yapmak için yiyecek arayışına girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umay : Savaş Vakti (Üç Taş Efsanesi 2) (Tamamlandı)
Fantasy*DİKKAT BU SERİNİN İLK KİTABI BASİLİ ESER OLUP BU EVRENİN TEMELLERİ ORADA ATILMIŞTIR. ÖNERİ ÖNCELİKLE O KİTABIN OKUNUP SONRA BUNA GEÇİLMESİDİR. Sıradan hayatında en büyük hedefi hemşire olarak atanmak olan genç kadının hayatı bir anda değişmiş, önc...